Düğün Takıları Kime Aittir

Ziynet Eşyası

Ziynet Eşyası Nedir.

 

Düğün esnasında kadına takılmış  değerli madenden yapılmış takılar her türden para ve değerli  eşyaların bütününe verilen addır.
Ziynet eşyaları bağış olarak kabul edilmektedir. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabul edilmektedir.  Yani ,düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takıldığına bakılmaksızın , ve aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir.
Bu eşyaların:
  • iade edilmemek üzere kocaya verildiği,
  • kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu

 

koca tarafından ispatlanması durumunda , koca bu ziynetleri iadeden kurtulur 
Aile içi meseleler olmasından dolayı bu hususların ispatı  çoğunlukla tanıkla olmaktadır: aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (6100 s. HMK md. 255).Tanıklıkların salt akrabalık yahut yakınlık dereceleri  tanık delinin ispat gücünü düşürücü bir sebep sayılamaz.

Düğün Takıları Kime Aittir?

Düğün takılarına dair videoyu izleyerek bilgi sahibi olabilirsiniz.
Düğün sırasında takılar  hangi eşe takılırsa yahut hangi eşin yakını tarafından takılırsa takılsın, tüm takılar (bilezik, çeyrek, tam vb. tüm altınlar), kadına aittir. Burada erkeğe takılan takılardan sadece erkeğin kullanımına özgü olabilecek nitelikte olanlar  hariç  diğer takılar (Örneğin, erkek kol saati,erkek bilekliği kolyesi vs) erkeğe aittir. Sonuç olarak düğünde takılan diğer tüm takılar; hangi eşe kim tarafından takıldığına bakılmaksızın kadına aittir.
Evlilik sırasında kadına takılan takılar kim tarafından takılmış olursa olsun kadına yapılmış olan bağış olarak kabul edildiğini yukarıda zaten bahsetmiştik . Bu sebeple evlilik sırasında kadına takılan tüm takılar kadının kişisel malı olup bağışlanmış sayılacak ve boşanma halinde kadının , eşi veya ailesi tarafından takılan takıları geri verme yükümlülüğü bulunmamaktadır . Kadına evlilik birliği içerisinde eşi tarafından hediye edilmiş olan takılar da yine kişisel malı olup boşanma sırasında iadesi gerekmemektedir. Bununla birlikte eşlerin evlilik birliği içerisinde  birikim amacıyla aldıkları takılar bundan bağımsız olup  bu ziynetler edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olarak yasal mal rejimine uygun olarak paylaşımının yapılması gerekir.

Karı ile koca arasında boşanma davası açıldığında ya da ayrıldığında kadın tarafından ziynet eşyalarının kocada kaldığı iddiasında ise takıları ayrı bir ziynet davası açıp yahut  boşanma davası ile birlikte ileri sürüp aynen iadesini mümkün değilse  dava açıldığı tarihteki değerini iade edebilir.

Ziynet Eşyalarını almak için boşanma Şart Mıdır ?

Hemen ifade etmek gerekir ki ziynet bağış olarak değerlendirilmekle birlikte eşlerin birbirlerine dava açmalarında bir engel bulunmamakta ayrıca birbirlerine karşı icra takibi de yapabilmektedirler. Bu bakımdan ziynet eşyası bir alacak mülkiyet ilişkisine dayanan istihkak davası mahiyetinde olduğundan  boşanma davası açma şartına bağlı değildir.
Bununla birlikte Çoğunla Türk toplumunda ziynet eşyaları aile birliğinin ortak ihtiyaçları olarak kullanılmakta  çocuk ihtiyaçları kredi ev araba vs sebeplerle kullanılmaktadır . Bu durumda kadının kullandırdığı ziynet eşyalarını geri isteyebilmesi için bağışlanma şartıyla vermemiş olması gerekmektedir.
Lakin bu durumda ispat yükü kadında değil geri verilmemek şartıyla ziyneti aldığını iddia eden kocadadır. Bu bakımdan bu davalarda kocanın ziynet davasında  alınan ziynetleri bağış olarak almadığını ispat edemediği takdirde ziynetleri geri vermek ya da değeri ödemek durumunda kalacaktır.

Ziynet Davalarında Zamanaşımı

Ziynet eşyalarının Aynen iadesine dayanan istihkak davalarında mülkiyete dayanıldığı için zamanaşımı bulunmakla birlikte aynen iadesi mümkün olmadığı durumda Takıların bedelinin iadesi istenmekle bu durumda alacak davasına dönüştüğü için 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olacaktır. 10 yıllık zamanaşımı boşanmanın kesinleşmesinden itibaren başlamaktadır.

Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Davası Nasıl Açılır?

Düğün takıları ile ilgili Ziynet davası  boşanmadan  beraber yaşarken yahut , boşanma davası ile birlikte ileri  ya da boşanma davasının kesinleşmesinde sonra ayrı bir dava açma şeklinde de ileri sürülebilir. Boşanma davasının kesinleşmesi beklenmiyorsa boşanma davası devam ederken ayrı bir dava açıp birleştirme talep edilebilir.
Düğün takıları ile ilgili açılan  ziynet davasının terditli (kademeli) dava şeklinde açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu bakımdan talepte bulunurken öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi,bunun mümkün olmaması halinde takıların bedelinin ödenmesi talep edilmelidir.
Örneğin Kayseri de  boşanan bir çiftin Kayseri  Nöbetçi Aile Mahkemesine Hitaben Sonuç ve istem kısmında “düğünde tarafıma ziynet olarak takılan 10 burma bilezik 20 çeyrek 10 cumhuriyet  altınının aynen iadesine,aynen iadesi mümkün değilse  şu an ki bedelinin aynen iadesine karar verilmesini talep ediyorum” şeklinde olmalıdır.

(Ziynet Eşyası) Davasında  Harç ve Masraflar

Ziynet Davaları ayrı bir dava olarak açıldığında zaten dava bilirkişi  giderleri ve nispi harca tabi olacaktır. Bununla birlikte boşanma dava ile birlikte talep edildiğinde ise yine aynı şekilde masraf ve harçlara dahil edilmesi  ve boşanma giderlerine ek ek olarak ayrıca nispi harcın ödenmesi gerekmektedir.

Ziynet Eşyalarının Değeri Nasıl Belirlenir?

Türk hukuk sisteminde davalar çözümlenirken teknik ve özel bilgi gerektiren konularda hakim tarafından o konuda uzman kişilerce yardım ve görüş alınması zorunludur. Bu husus HMK  266. maddede düzenlenmiş olup. ilgili hüküm “ Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. ” şeklindedir.Bununla birlikte HMK 281 “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. 
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. 
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.”  ile beraber değerlendirmek gerekecek olursa  tarafların özellikle davasının eksik kalan kısımları veya ziynet davasında altınların ayar derecesi türü ve muhteviyatı gibi uzmanlık gerektiren yahut tarafların da belirleyemediği değeri gibi hususlarda bilirkişi isteyebileceği anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan Ziynet davalarında  altınların değerini hesaplama konusunda uzman kuyumcu bilirkişiler atanarak ziynetin değeri hesaplanır. Hesaplanan değere hakim tarafımdan tarafların isteği üzerine ek rapor alınabilir yahut tekrardan bilirkişi atanması istenebilir.
Kuyumcu bilirkişinin  yapacağı ise dava dilekçesinde iddialardan ve sunulmuş olan kaset cd veyahut görsel içerikleri incelmek suretiyle  ziynetleri ve ve değerlerini tespitini sağlamaktır. Varsa iddia edilen ziynetlerin olup olmadıkları konusunda da görüş belirtmektedir.
Kuyumcu bilirkişi tarafından hazırlanan rapor taraflar arasında ziynet konusunda belirsizliği giderecek ,yargıtay tarafından denetime ve hakim tarafından  verilecek karada da  infaza elverisli olacak şekilde hazırlanmalıdır. Ayrıca Mahkeme kararında davacı tarafından seçimlik hakkın kullanılmasına da elverişli olmalıdır.

 

Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Boşanma Halinde Mal Paylaşımına Dahil Edilir mi?

Kayseri’ de Düğün Takıları Paylaşımı

Düğün takıları kadının kişisel malı olarak kabul edildiği için boşanmada mal paylaşımı hesaplamasına da dahil edilemez.
Burada ihtimaller üzerinden  örnekle açıklayacak olursak ,

Çitler evlendikten sonra Eşi Kocaya ziynetlerini vermiş Eşin ziyneti ile ev Kayseri Erkiletten  arsa almıştır. Ve arsaya ev yaptırmışlardır. Evin Değeri şu an 200.000 TL dir. Ziynetlerin Şimdiki değeri de 50.000 Tldir.  Kadın eşine Hem ziynet Hem de Mal ayrılığı davası açmıştır. Hem 50.000 Tl ziyneti istemektedir. Hem de evin yarısını istemektedir.

1. Seçenekte Mahkeme ziynetin kadına verilmesini kabul etmiş  ayrıca mal ayrılığı davasında da evin değerinin yarısını kadına verilmesini kabul etmiştir. Bu durumda Kadın eşinden hem 50 bin değerindeki ziyneti hem de evin yarısını yani toplamda 150 bin Tl almıştır.

2. Seçenekte Koca bu ziynet bedeliyle ev alındığı  ve kadının bu ziyneti geri verilmemek şartıyla verdiğini ispat ederse kadın ziyneti alamayacaktır. Fakat burada  evin alınmasında ziynet parası da etkili olduğu için ziynet ile ev alındığı için evin bedeli ikiye bölünecek  ve taraflar yarı yarıya evin bedelini bölüşeceklerdir. Bu durumda Kadın Ziynet alamayacak sadece Evin değerinin yarısını alabilecektir.  Bu durumda kadın sadece  100.000 Tl alacak demektir

Düğün takılarının evlilik içinde ortak ihtiyaçlara veya düğün masraflarına harcanması, takılarla erkeğin borcunun ödenmesi vb. gibi nedenlerle elden çıkması halinde dahi kadının boşanma halinde düğün takılarını erkek eşten talep hakkı vardır. Kadın, özgür iradesiyle düğün takılarını “iade edilememek” şartıyla erkeğe vermişse, artık takıları geri isteyemez. Ancak erkek, takıların iade edilmemek üzere kadın tarafından kendisine verildiğini ispatlamak zorundadır.

Islah Yoluyla Ziynet Eşyaları Talep edilebilir mi?

Boşanma davası dilekçesi ile talep edilmeyen ziynet eşyaları, ıslah dilekçesi verilmek suretiyle talep edilemez. Bu durumda, ıslah yerine ziynet eşyaları için ek dava açılarak açılan davanın boşanma davası ile birleştirilmesi istenmelidir.

Düğün Takıları (Ziynet Eşyaları) Dava Açma / Zamanaşımı Süresi Nedir?

Düğün takıları (ziynet eşyası), davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir.
Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (6098 sayılı BK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.
Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.

Düğün Takıları (Ziynet Eşyası) Emsal Yargıtay Kararları

 Herhangi bir belgeye atıf yapılarak Hüküm Kurulamaz

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2392 E. ve 2019/4380 K. sayılı kararı

“…dava dilekçesinde kendisine düğünde takılan 90 çeyrek altın, 17 bilezik ve 3000,00 TL takı parası alacağı toplamından ibaret 42.636,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte erkekten tahsilini istemiş, … dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. … ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri gösterilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay Kararları Değişti “Takılar kim tarafından takılırsa takılsın kadına aittir.”

Aile mahkemelerinde bir süredir boşanma aşamasında açılan ziynet eşyaları ve takı paralarının iadesi davalarında, “Takı kime takılmışsa onundur. Kocaya takılmışsa, kocanındır” şeklinde kararlar çıkıyordu. Yargıtay’ın eski kararında, erkeğe takılan takılar erkeğin “kişisel malı”, kadına takılanlar da kadının “kişisel malı” sayılıyordu. Son olarak, Bursa’da boşandığı eski eşine dava açan bir kadın, düğün merasiminde takılan altınların kendisine iade edilmesini istedi ancak mahkeme bu eski kararlar ışığında kısmen kabul etti. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi temyizde, düğün sırasında takılan ziynet eşyalarının, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına “bağışlanmış” sayılacağına karar verdi ve “kadına aittir” kararına vardı.
Yargıtay’ın 4. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) “Aksine anlaşma ya da o yöreye özgü örf-adet kuralı yoksa ziynetler de takı paraları da kadına aittir” diye karar verdi. Ortak içtihat ışığında, boşanma halinde, kadına ya da erkeğe, kayınvalide, hala, dayı kim takarsa taksın, bilezik, kolye, küpe, altın gibi “ziynet” eşyaları da nakit “takı paraları” da kadına verilecek.
Ortak içtihatı paylaşan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, “Düğünde takılan ‘ziynet eşyası’ ve ‘takı paraları’ hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına ait sayılır. Yargıtay 2, 3, 6, 8. Hukuk ve HGK ortak içtihadı” değerlendirmesi yaptı.

Boşanma Halinde Düğün Takıları Kadına Aittir

Davacı vekili dilekçesi ile; Tarafların 04.06.2009 tarihinde evlendiklerini, düğünde müvekkiline ailesi, eş dost ve akrabaları tarafından 12 tane bilezik, 70 adet küçük altın ve 4 tane de yarım altın ziynet eşyası takıldığını, davalının altınları müvekkilinden alarak bozdurduğunu, bedelinin davalıda kaldığını, müvekkilinin ziynetleri davalıdan istediğini, davalıdan bu konuda herhangi bir yanıt alamadığını, müvekkiline ait 12 adet bilezik, 70 tane küçük altın ve 4 tane de yarım altın ziynet eşyasının davacıya iadesini ve teslimini, olmadığı takdirde şimdilik 27.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; düğünde takılan takıların çoğunun müvekkilinin davetlileri tarafından takıldığını, geline takılan takılardan fazlasının damada takıldığını, düğünde takılan küçük altınların eşlerin kendi ortak kararı ile bozdurularak … plakalı aracın tamiri, düğün nedeniyle artan kredi kartı ödemeleri, kullanılan tüketici kredisi ve ev için alınan mobilyaların ödemelerinde kullanıldığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; düğünde davacıya takılan altınlar yönünden davanın kabulüne; davalı damada takılan 4 tane yarım altın, 49 adet çeyrek altın, bir adet bilezik yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir .
Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik , 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar: 2015/17417).

Ziynet Eşyasının Bilirkişi İncelemesi ve Fotoğraf Delili ile İspatlanması

Davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren dilekçesinde nişan fotoğrafında görülen dizili İngiliz bileziğin bilirkişi raporunda belirtilmediğini, yine fotoğrafta ikiden fazla burma bilezik görünmesine rağmen bilirkişinin eksik gözlem yaparak eksik bilezik sayısı tespit ettiğini belirtmiştir. Dosyada bulunan fotoğraf incelendiğinde bilirkişi raporunda tespit edilen ziynetlerin, fotoğrafta görülen ziynetlerle uyumlu olmadığı görülmüştür. Mahkemece, davacı vekilinin rapora itirazları dikkate alınmadan dosya kapsamı ile uygun düşmeyen rapor doğrultusunda karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı vekilinin rapora itirazları da dikkate alınarak kuyumcu bir bilirkişiden dosya kapsamına uygun bir rapor alınıp sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken haklı itiraza uğrayan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar: 2017/119).

Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat

Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Somut olayda; davacı, evlilik sonrası 8 adet bileziğin davalı A.’nın babası olan diğer davalı K. tarafından aynen iade edilmek şartıyla alındığını iddia etmiş; ancak bu hususu ispatlayamamıştır. Zira bu hususa ilişkin dinlenen davacı tanıkların beyanları duyuma dayalı olup, sözkonusu tanıkların 8 adet bileziğin davalı K. tarafından iade edilmek üzere alındığına dair görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalılar ile davalı tanık beyanları ise; davacı beyanlarında geçen 8 adet bileziğin davacının bilgisi dahilinde düğünde emaneten takılmak üzere kuyumcudan davalı K. tarafından alındığının düğün sonrası yine K. tarafından kuyumcuya götürülerek iade edildiğine ilişkindir. Bu durumda mahkemece; davalı K’ya açılan 8 adet bilezik yönünden davanın reddi gerekirken , yanılgılı değerlendirme ile, davalı K yönünden davanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 3.HD – Karar : 2017/10755).
Davalı-karşı davacı kadın, ziynet eşyasının davacı-karşı davalıda kaldığını ileri sürmüş, davacı-karşı davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan, söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. Davacı-karşı davalı kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi – Karar : 2017/3455).

Düğün Takıları Davasının Islahı ve İspat

1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi ( HUMK’nun 74. maddesi ) hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Aynı Yasanın 176 ve devamı maddelerinde ise ıslah müessesi düzenlenmiş olup, ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir. (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965) Kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür. Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir.Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.( HGK’nun 26.09.2011 tarih, 2011/1-364 E.- 2011/453 K.sayılı ilamı) Bu durumda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu, önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Dolayısıyla ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.Somut olayda; dava dilekçesinde talep edilen ziynet eşyaları 26 adet bilezik ve 1 adet takı seti olarak açıkça belirtilmiş olup, davacı 08.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile birlikte dava dilekçesinde belirtilmeyen, ancak bilirkişi raporunda tespit edilen 1.250,00 TL tutarında para , 40 adet çeyrek altın , 4 adet 1 gram altın bedelinin de dahil olduğu toplam 30.575,00 TL nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.O halde; dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talebi dışına çıkılmak suretiyle, bilirkişi raporunda belirlenen bedele hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Dava, ziynet eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür.Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları ispatlaması gerekir.

Kocanın bu ziyneti geri verilmemek kaydıyla aldığını  ve kadının onayıyla alınıp bozdurulduğunu ispat etmek zorundadır

Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Hayat deneyimlerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Bu durumda, davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını ve evlilik birliği içinde elinden zorla alınıp, bozdurulduğunu ispat yükü altındadır.Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – Karar : 2019/25).

Tüp Bebek Tedavisi İçin Kullanılan Ziynet Eşyası Kadına İade Edilmelidir

Toplanan delillerden dava konusu edilen ziynet eşyalarının tarafların tüp bebek tedavisi için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı erkekte; ön inceleme duruşmasında tüm takıları aldığını ve tedavi amacı ile kullandığını kabul etmiştir. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu durumda ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkeğe verildiğinin ispatlanması halinde erkek almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda, ziynet eşyalarının bozdurulduğu anlaşılmış ise de; tekrar iade edilmemek üzere davalı-karşı davacı erkeğe verildiği hususu kanıtlanmamıştır. Bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı erkek ispatlamak zorunda olup, davalı erkek bu durumu ispat edemediğinden dava konusu ziynet eşyalarını davacı kadına iade ile mükelleftir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar No: 2018/13037).
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Ne var ki mahkemece; tarafların düğünlerinde damada takılan 1 adet bilezik , 4 adet yarım altın, 47 adet çeyrek altın damada ait olduğu kabul edilerek sadece kadına takılan altınlar yönünden kabul kararı verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, düğün sırasında geline ve damada takıldığı tespit edilen tüm takılar yönünden kadının açtığı davanın kabulüne karar verilmesi olmalıdır (Y3HD-K.2015/17417).
Düğünde takılan takı paraları ve ziynet eşyaları, taraflar arasında aksine bir anlaşma yoksa kadına ait sayılır. İade edilmeme koşuluyla verildiği kanıtlanmadıkça; bunların koca tarafından borçları için bozdurulup harcanması; onu iade borcundan kurtarmaz. Davacı-davalı koca, kadının takı ve ziynet alacağı taleplerine verdiği cevapta “onların hepsinin nişan, düğün ve ev eşyası borçları için kullanıldığını’’ beyan ve kabul etmiş ; takı parasının, kadın tarafından iade edilmemek üzere kendisine verildiğini de ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle, kadının takı parası talebine ilişkin davasının kabulü gerekir (Y2HD-K.2014/26223).
Davacı; dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet eşyası alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp ayrıca nispi harca tabidir. Bu talep sebebiyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde, talep edilen ziynetlerin bedeli üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmeli, (Harçlar Kanunu madde 30-32) harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esası incelenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir (Y2HD-K.2015/4638).
Davacı kadın dava dilekçesinde 20.000,00 TL ziynet bedeli istemiş, düğünde takılan para yönünden talepte bulunmamıştır. Yargılama devam ederken 20.9.2012 tarihinde ziynet talebini ıslah ederken davaya konu yapmadığı düğünde takılan 10.000,00 TL parayı da istemiş, ıslahla yeni bir talepte bulunmuştur. Islahla talep değiştirilebilir, fakat yeni bir talep eklenemez. Kaldı ki; bu konuda yargılama harcı da alınmamıştır. Davacının düğünde takılan paraya dair talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir (Y2HD – Karar: 2013/21102).
Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanunu’nun dikkate alınması gerekir (Y6HD.Karar: 2011/5634).

Mahkeme Kararının İnfaza müsait olacak şekilde Tek tek cins nitelik ayarlarının açık açık belirtilmesi gerekmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/243 E. ve 2019/4471 K. sayılı kararında ,

“…Tefhim edilen kısa kararda ve hükümde davanın kısmen kabulü ile; 13.453,80 TL ziynet bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş, ancak hüküm altına alınan ziynetlerin cins, nitelik, ayar, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı yazılmadığı görülmüştür. … hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, ayar, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir…
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2392 E. ve 2019/4380 K. sayılı kararında,
 
…dava dilekçesinde kendisine düğünde takılan 90 çeyrek altın, 17 bilezik ve 3000,00 TL takı parası alacağı toplamından ibaret 42.636,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte erkekten tahsilini istemiş, … dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. … ziynet eşyalarının tek tek cins, nitelik, miktar ve değerleri gösterilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1729 E. ve 2019/3614 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

… Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7.500,00 TL ziynet eşyası bedelinin erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmiş ise de bu bedele nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında … talep ettiği ziynetlerin nelerden ibaret olduğu ve değerleri ayrı ayrı açıklattırılıp dava konusu ziynet ve para alacağının bilirkişi marifetiyle dava tarihindeki değerleri belirlenerek ve dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilip gerçekleşecek sonucu uyarınca ziynet ve para alacağına ilişkin bir karar verilmesi gerekirken…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. ve 2019/3417 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“… bu miktara nasıl ulaşıldığı, hangi ziynet eşyaları bedelinin bu miktar olduğu karar yerinde tartışılmamış ve gösterilmemiştir … infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmemesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”

Ziynet Davaları Nisbi Harca Tabidir.  Nispi harcın belirlenmesi ve yatırılması için süre veilmesi gerekmektedir.

 
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6814 E. ve 2018/13418 K. sayılı kararı
 
“ziynet alacağı davası yönünden davacı tarafından aynen iade talebi de bulunduğu halde mahkemece bu husus tartışılmaksızın bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi bu bedele nasıl ulaşıldığı, hangi eşyaların karşılığı olduğu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde hüküm fıkrasında açıklanmamıştır.”
 
Ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde değildir ve nispi harca tabidir. Ziynet alacağı talebi nedeniyle dava açılırken nispi harç alınmadıysa ve bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmediyse, Yargıtay önüne gelen dosyalarda ziynet eşyalarının bedelleri üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi gerektiğini belirtmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7022 E. ve 2018/13818 K. sayılı kararı

 
“…dava dilekçesinde boşanmanın yanı sıra ziynet alacağı talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı talebi boşanmanın eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. … davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi, bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz. O halde kadının talep ettiği ziynet eşyalarının bedelleri üzerinden nispi harcın peşin kısmının yatırılması için usulüne uygun olarak süre verilmesi (Harçlar Kanunu m. 30-32), harç noksanlığı giderildiği takdirde, bu talebin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi, aksi halde; Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

Tanık Delili Yeterli Olmayıp Yemin Deliline Başvurulduysa   Yemin için davet edilmesi gerekir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/5638 E. ve 2019/2562 K. sayılı kararı
 
“…kadın, ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. … delil listesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak “Yemin” deliline de dayanmıştır. Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir … ziynetlerle ilgili iddiası yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, karşı tarafın teklif olunan yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi halinde, yemin teklif edilen tarafın usulünce yemine davet edilmesi (HMK m. 228) ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken…

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6000 E. ve 2018/14721 K. sayılı kararı

“…dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı halde, kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ispat yükü kendisine düşen ve davasını diğer delillerle kanıtlayamayan davalı-karşı davacı kadına reddedilen ziynetlere ilişkin talebi konusunda diğer tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılıp, kabul edildiği taktirde … yeminle ilgili usul işlemleri yerine getirilip, gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken…” 

Avukata Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesi Gerekir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/6104 E. ve 2018/13374 K. sayılı kararı

“…erkeğe yeminin eda edileceği gün ihtaratlı olarak usulune uygun şekilde tebliğ edilmiş ise de davalı-karşı davacı erkeğin mazeretsiz şekilde o celseye katılmadığı anlaşılmıştır. O halde, erkek tarafından yemin konusu vakıalar ikrar edilmiş sayılmalıdır. … erkeğe yeniden yemin davetiyesi gönderilmesi ve erkeğin yemin etmesi sebebiyle temyize konu ziynetler yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış…”
 
Ziynet alacağı davası boşanmanın fer’i niteliğinde olmayıp ayrı bir davadır. Yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücreti haksız çıkan taraftan alınır. Bu nedenle haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiyse karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/1199 E. ve 2019/2115 K. sayılı kararı

…Davacı kadının kabul edilen ziynet alacağı davası nedeniyle kabul edilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davacı kadın lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiştir…

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1481 E. ve 2018/13178 K. sayılı kararı

“…Reddedilen ziynet eşyası alacağı yönünden, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davalı erkek yararına, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/5659 E. ve 2018/13302 K. sayılı kararı

“…kadının ziynet alacağı talebi kısmen kabul kısmen red edildiğine göre, reddedilen miktar üzerinden davacı-karşı davalı erkek yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken…”
Düğünde takılan ziynetler kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Fakat sadece erkek tarafından kullanılabilecek özellikteki eşyalar söz konusu olur ise aksi bir durum söz konusu olabilir. İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. Diğer yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Yargıtay, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alanın iade etmekle yükümlü olduğunu belirtmektedir. Ancak Ziynet eşyaları genellikle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardır. Bu nedenle Yargıtay ziynet eşyalarının niteliği gereği, normal şartlar altında kadının ortak konuttan ayrılırken bu eşyaları da yanında götürmesinin hayatın olağan akışına uygun düşeceğini belirtmektedir. Ziynet eşyalarının erkekte olduğunu ispat yükü genellikle kadındadır. Bu hususların somut olaya göre değişebileceğini de belirtmek gerekir. Ziynet eşyalarının nerede muhafaza edildiği, kadının ortak konuttan ayrılması gibi bir durum söz konusu ise bu olayın ne şekilde ortaya çıktığı, kadın tarafından ortak konutun aceleyle ve ziynet eşyaları alınmadan terk edilmesini gerektiren bir durum olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken kişisel mallarını almasını engelleyecek bir durum olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken takılar dışındaki kıyafetleri gibi kişisel eşyalarını alıp almadığı, ziynet eşyalarının harcandığı iddia ediliyorsa buna ilişkin delil bulunup bulunmaması ve yapılan harcamalar ile ziynet eşyalarının değerleri arasındaki ilişki, düğüne ilişkin kamera kayıtlarının ve fotoğraflarının bulunup bulunmaması, tanıkların ziynet eşyalarına ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunup bulunmaması gibi hususlar ziynet alacağı davası bakımından önemli olabilmektedir. Aşağıda konuyla ilgili bazı Yargıtay kararlarına yer verilmektedir:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/6650 E. ve 2019/1279 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…kadın dava dilekçesiyle düğünde takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığını,fırın açmak için kullanıldığını ancak kendisine iade edilmediğini belirterek… erkek ise cevap dilekçesinde ziynet eşyalarını davacı kadının giderken yanında götürdüğünü, beyan etmiştir. Mahkemece ziynet alacağı davasının reddine hükmedilmiştir. Dinlenen davacı kadın tanıkları kadına, düğünde her biri 40 gr. 6 adet bilezik ile tam, yarım ve çeyrek altın, hediyelik altın kolye ve küpe takıldığını bu altınların bileziğe dönüştürüldüğünü, kadının 11 adet bileziğinin olduğunu, bu bileziklerin erkeğin iş yeri açması için bozdurulduğunu beyan etmişler, davalı erkek tanığı da altınların bir kısmının erkek tarafından bozdurulduğunu belirtmiştir. Tanık beyanları ile davacı kadın, dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ispat etmiştir. O halde kadının ziynet alacağı davasının sadece varlığı ispatlanan 5 adet 40’ar gram bileziğin bilirkişi tarafından hesaplanan 17.700 TL’lik miktar yönünden kabulü gerekirken…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1934 E. , 2018/15095 K.sayılı kararında şöyle demektedir:

“…Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesi ile 33 adet çeyrek altının da iadesini istemiş, davacı-karşı davalı erkek, düğünde takılan çeyrek altınları davalı-karşı davacı kadının bilgisi ve onayı ile sattığını, taksitle aldığı mobilya ve beyaz eşyaların ödemelerini yaptığını, çeyrek altınların 30 adet civarında olduğunu, mobilya ve beyaz eşyaların davalı-karşı davacı kadının kullanımında olduğunu, davalı-karşı davacı kadının müşterek evde oturduğunu beyan etmiştir. Davacı-karşı davalı erkeğin bu beyanıyla düğünde takılan çeyrek altınların bozdurularak harcandığı ve bir daha da geri verilmediği ispatlanmıştır. Düğünde takılan ziynetler kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür. Kaldı ki, davalı-karşı davacı kadın, davacı-karşı davalı erkeğin babasına ait evde oturmakta ve çeyrek altınların bozdurularak alınması sonucu edinilmiş eşyalar, kadının kayınbabasına ait bu evde bulunmaktadır. Davalı-karşı davacı kadın, bu evden her zaman çıkarılma tehdidi altındadır. Bu nedenle mahkemece, çeyrek altınların harcanarak ev eşyası alındığı ve bu eşyaların kadının kullanımında olduğu gerekçesiyle, çeyrek altınlar yönünden ziynet alacağı davasının reddi hatalıdır…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6467 E. ve 2019/65 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…Davacı kadın dava dilekçesinde düğünde takılan ziynetlerin erkek tarafından alındığını, bozdurulup kendi ihtiyaçları için harcadığını ve motorsiklet aldığını, kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde kadının ziynetleri alarak evden kaçtığını beyan etmiştir. Davacı kadın ziynet eşyasının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”

Düğün masrafları İçin Bozulan Takıları Kocanın Kadına Vermesi Gerekir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6923 E. ve 2019/302 K. sayılı kararı

“…takı parasının erkek tarafından düğün masrafları için bozdurulduğu anlaşılmaktadır… bozdurulduğu anlaşılan 6.500,00 TL takı parasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken…”

Ziynet Davasında İspat Yükü Davalıdadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/2118 E. ve 2019/3732 K. sayılı kararı

“… Mahkemece, “Ziynet eşyası alacağı davasında davacı kadının ziynetlerin elinden alındığını iddia ettiği, davalı erkeğin ise kadının ziynetleri yanında götürdüğünü savunduğu, ispat yükünün davalı tarafta olup iddiasını ispat edemediği” gerekçesiyle … davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir … kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını, götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altında olup, toplanan, deliller bu ilkeler ışığında değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevirilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7344 E. ve 2018/15050 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…düğünde takılan ziynetlerin davalı erkek tarafından borçları için alındığı iddiasında bulunmuş tanık ifadeleri ile de bu husus ispatlanmıştır. Bu nedenle mahkemece taleple bağlı kalınarak, talep edilen 150 gram 22 ayar altının iadesine, mümkün olmadığı halde bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7393 E. , 2018/14984 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…erkek ise ziynetlerden 2 adet bileziğin evlilikte bozdurularak harcandığını, diğer ziynetlerin ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. … erkeğin zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer… eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. … kadın evden ayrılış şekli de göz önüne alındığında … ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu, ziynet eşyalarının evde kaldığını ispat edememiştir. … sadece erkek tarafından kadından alınarak bozdurulduğu kabul edilen ve geri iade edildiği veya kadın tarafından geri iade talebi olmaksızın verildiği ispat edilemeyen 2 bileziğin hangileri olduğu erkeğe açıklatılarak bu bilezikler yönünden talebin kısmen kabulü … bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2017/583 E. , 2018/14780 K.sayılı kararında şöyle demektedir:

“…Toplanan delillerden ve dinlenen tanık beyanlarından kadının fiziksel şiddet görerek evden ayrıldığı, altınların erkekte kaldığı, düğünde takılan ziynetlerin düğünden sonra erkek tarafından alındığı, … iade edilmediği anlaşılmaktadır. … kadının talep ettiği ziynetler yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken…”

Takıları Kimin Taktığına Bakılmaksızın Takıları Kadına bağışlanmış sayılır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7357 E. ve 2018/14540 K. sayılı kararı

“…ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayıldığı, … düğün fotoğraflarından ve videodan yapılan inceleme sonucunda bilirkişice tespit edilen … ziynet eşyalarının toplam bedelinin 16.590,19 TL olarak tespit edildiğinden bahisle, …kadın, dava konusu ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine iade edilmediğini gösterdiği delillerle ispat edememiştir … ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken …”

Evi Terkeden Kadının Giderken Takılarla Birlikte Gittiğinin Kabulü Gerekmektedir.

Burada Evliliğin süresinin kısa olması gerekmektedir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/5273 E. ve 2018/14435 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…dilekçesinde düğünde takılan ziynetlerin bir kısmının elinden alındığını, kalan kısmının ise … erkeğin babasına ev alınırken kullanılmak üzere bozdurulduğunu, kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, … erkek ise … düğünde kendi ailesi tarafından 4 bilezik, kadının babası tarafından ise 1 bilezik takıldığını, bu ziynetlerin kasada bulunduğunu kabul etmiştir … kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Dosyada ziynetlere ilişkin tanık beyanları soyut nitelikte olup, … ziynet eşyalarının erkekte kaldığını ispat edememiştir. … yalnızca davalı-karşı davacı erkeğin kadına iade edilmediğini kabul ettiği her biri 25 gram 22 ayar 5 adet bilezik yönünden ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde 15’er gram 2 bilezik ve 7 adet çeyrek altının da kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/5216 E. ve 2018/14294 K.sayılı kararında şöyle demektedir:

“… Hayat deneyimlerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyişle bunların davalı-karşı davacı erkeğin zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. … kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, erkek tarafından bunların elinden alındığını, götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve erkek tarafından elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Ziynet alacağı davasının reddi gerekirken…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3170 E. ve 2018/14087 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…ziynetlerin satıldığı, … kadına iade edilmediği hususunun sabit olduğundan bahisle ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiş ise de, … ziynetler ile… plaka sayılı … marka binek aracın alındığı ve aracın trafik tescil kaydının davacı kadın üzerine yapıldığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece yapılacak iş, davacı kadına ait olan … plaka sayılı aracın satın alınmasına ilişkin kayıtların ilgili yerden celbi ile aracın satın alma bedelinin belirlenmesi, aracın satın alındığı tarihte dava konusu edilen ziynetlerin piyasa satış değerlerinin tespiti, bozdurulan ziynetlerin, aracın satın alındığı tarihte aracın satım bedelinden az yahut eşit olması durumunda ziynet alacağı davasının reddi, ziynetlerin bedelinin aracın satış değerinden fazla olması durumunda ise araç satış fiyatının mahsubu ile bakiye kısmı yönünden davanın kabul edilmesine karar verilmesi gerekirken”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/7352 E. ve 2018/13918 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…kuyumcu bilirkişi rapor hazırlayarak dosyaya sunmuş olup ziynetlere ilişkin tanık beyanı bulunmamaktadır… kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur … ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. … ziynet talebinin reddi gerekirken…”

Takıların Bozdurularak Yatırılan Hesap İncelenmelidir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/21768 E. ve 2018/11225 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde ilgili banka şubesinin adını da belirterek ziynet eşyalarının banka şubesinde erkeğe ait bir kasada ya da aynı bankada yine erkeğe ait bir hesapta bedel olarak bulunabileceğini belirtmiş, bu yönde araştırma yapılmamıştır. Açıklanan sebeple ilgili bankada erkeğe ait bir kasa ya da hesap bulunup bulunmadığı kadının iddiaları doğrultusunda araştırılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/3440 E. ve 2015/8565 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…bilirkişi raporuna bakıldığında; dosyada bulunan 2 adet düğün CD’si ve 7 adet fotoğrafın incelenmesi sonucunda … ancak düğünde takı merasiminin anonssuz olması nedeniyle takılan altınların yarın veya büyük altın olarak tespitinin mümkün olmadığından çeyrek olarak tespit edildiği, … Mahkemece; davacı tarafından 25 adet tam altın ve 45 adet çeyrek altın talep edilmesine karşılık, bilirkişi tarafından tam ya da yarım oldukları tespit edilemediğinden, rapor gibi 70 adet çeyrek altının tahsiline karar verilmesinde bir yanlışlık görülmemiştir…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/11642 E. ve 2018/2852 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…Dinlenen davacı tanığı (davacının kız kardeşi)…. “…Düğünde ablama çeyrek altın, bilezik, dolar , Türk lirası vb. takılar takıldı. Şu anda bu takıların kaç gram kaç adet ve ayarları konusunda bir şey diyemem. Düğünden sonra bu takıların bir kısmı borçlar için, bir kısmı ise araba alınması için kullanılmıştır. Şu ana kadar söz konusu takılar ablama iade edilmemiştir. Her ne kadar karşı taraf ziynetleri ablamın götürdüğünü iddia etmiş iseler de ablam boşanma davası ile işbu davayı bankadan kredi çekerek açmıştır. Altınları yanında götürseydi bankadan kredi çekmezdi” şeklinde beyanda bulunmuştur. Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanığın gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiğini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. O halde, tanığın sözlerine değer vermek gerekir. Buna göre davacı kadının, ziynet eşyalarının bir kısmının harcandığı ve iade edilmediği yönündeki iddiasını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/12122 E. ve 2018/4369 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…düğünde takılan ziynetlerin bir ay kadar sonra davalı eş tarafından bozdurulduğu ileri sürülmüş ise de; davacının sonradan katıldığı törenlerde ziynetlerin bir bölümünü taktığı 09.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporuyla belirlenmiştir. Bu belirleme üzerine davacı asil 17.12.2015 tarihli celsede; tüm ziynetlerin bozdurulmadığını, törenlerde taktığı ziynetlerin kaynanası tarafından muhafaza edildiğini, bu nedenle evden ayrıldığı sırada yanında götürme imkanı bulamadığını bildirmek suretiyle iddiasını değiştirmiştir. Davalılar, iddianın değiştirmesine açıkça muvafakat etmemiştir… Bu durumda, mahkemece; davacının bozdurulmadığını kabul ettiği 1 adet 14 ayar fantezi set takımı, 1 adet 14 ayar mini set takımı, 2 adet 10’ar gram 14 ayar künye, 1 adet bayan kol saati ve 1 adet 14 ayar alyans yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken…”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/17620 E. ve 2018/5718 K. sayılı kararında şöyle demektedir:

“…dava dilekçesinde ziynetleri alamadan müşterek konuttan ayrılmak zorunda kaldığını belirtmiş, 01.04.2016 tarihli duruşma sırasında; ziynetlerin davalı askerdeyken kayınpederi tarafından elinden alındığını, …, … … ve …’in de olay anında orada olduklarını, hatta …’nun altınlarının da alındığını fakat sonra geri iade edildiğini duyduğunu, kendisine ait ziynetlerin ise iade edilmediğini iddia etmiştir. … Davacının tanık listesinde isimlerini bildirdiği tanıkların; … beyanlarında ziynetlerin davacıdan alındığı ve iade edilmediğine dair görgüye dayalı bilgileri olmadığı anlaşılmaktadır. davacının ziynetlerin elinden alındığı sırada …, … … ve …’in orada bulunduklarını ifade etmiş ise de; ismi belirtilen kişilerin beyanlarında; davacının iddasını destekler mahiyette açıklamaya rastlanmamıştır. Her ne kadar mahkeme tanık …’in “Kayınpederime …’ya giderken altı küçük altınımı vererek bileklik yaptırmasını istemiştim, bileklik yapılarak tarafıma verildi.” şeklindeki beyanını tevil yollu ikrar kabul etmiş ise de; ismi geçen tanığın aynı celse ve dosya kapsamındaki alınan diğer beyanlarında ziynetlerin ellerinden alınmadığı ve davacının evden ayrıldığı sırada annesinin sorusu üzerine annesine ziynetleri aldığını söylediğini beyan ettiği, davacının altınlarının kayınpederi tarafından elinden zorla alındığına dair söylemi olmadığı anlaşılmaktadır.Görüldüğü üzere; davacı, tanık beyanları, boşanma ve eldeki dosyadaki diğer delillerle ziynetlerin elinden alındığını, evden ayrılırken ziynetleri yanında götürmediğini, davalının ziynetleri kendisine iade etmediğini ispat edememiştir…”

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

S.S.SHemen Ara!WhatsApp