Arabuluculuk Nedir?

Arabuluculuk;Özel hukukta uyuşmazlık yaşayan tarafların tarafız ve uzman bir üçüncü kişi vasıtasıyla ve onun hakemliğinde tarafların özgür iradeleriyle kendi karar vermeleri şeklinde bir uyuşmazlık çözüm biçimidir. Arabuluculuk usul hukuku ile ilgili bir kurumdur. Arabuluculuk süreci dava açılmadan dava açıldıktan sonra da işletilebilen bir süreçtir.

Arabuluculuk zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk olmaz üzere ikiye ayrılmaktadır.
Zorunlu Arabuluculuk: Yasayla belirlenen konularda mahkemelerde dava açılabilmesi için arabulucuya başvurulması gereken arabuluculuk sürecidir. Örneğin Ticari davalar ve İş hukuka giren davalar için arabuluculuk dava şartıdır. Bu davalarda arabulucuya başvurmadan dava açıldığı takdirde Dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmelidir
İhtiyari Arabuluculuk: Tarafların dava açmadan önce başvurmak zorunda olmadıkları arabuluculuk türüdür. Tarafların özel hukuka ait tasarruf edebilecekleri bir konuda kendi ihtiyarlarıyla arabuluculuk süreci işletip bu konuda uyuşmazlığın alternatif çözümün sağlanmasıdır.
Ceza hukukunda arabuluculuğun muadili olan uzlaştırma kurumunda ise cmk de belirtilen beli başlı suçlarda tarafların savcılık bünyesinde bulunan uzlaştırma kurumuna bağlı uzlaştırmacı vasıtasıyla soruşturma aşamasında kovuşturma başlamadan anlaşıp çözülen bir ceza muhakemesi kurumudur.

Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur?

Arabulucu; Hukuk fakültesinden mezun olup 5 yıllık mesleki tecrübeye sahip olan ve arabuluculuk konusunda uzmanlık eğitimi almış kişilere denir.
Arabulucular şartları sağladıktan sonra mesleki teknik psikolojik eğitim alırlar sonrasında sınava girerler ve alanlarına göre tekrar uzmanlık eğitimleri alırlar. Arabuluculuk eğitimleri davranış psikolojisi uyuşmazlık çözüm yöntemleri vs konuları içeren bir dizi eğitimi kapsamakla birlikte arabuluculuk faaliyetinde bulunmak için arabuluculuk listesine kayıt olma zorunluluğu bulunmaktadır. Tekrar söylemek gerekirse sadece arabuluculuk listesine kayıtlı olan kişiler arabuluculuk faaliyeti yürütebilir.

Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk

Yasada yapılan son değişikliklere göre 6102 saylı kanunun 5/a maddesine göre ticari davalara arabuluculuk zorunluluğu gelmiş olup bu değişiklikle birlikte Sonuç olarak asliye ticaret mahkemesinde açılacak olan davalar arabuluculuk şartı gelmiş oldu. Artık Ticari davlar açılmadan önce iş davalarındaki gibi önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Ticari davalarda arabulucu 6 hafta içerisinde sonuçlandırır.

İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk

İş hukukundan kaynaklı iş kazı dışındaki alacak davları için arabulucuya başvurma zorunluluğu bulunmaktadır. arabuluculuk süresi 3+1 hafta olmak üzere 4 haftadır. İşçinin ya da iş verenin ihbar ,kıdem ,agi, fazla mesai,gibi alacaklar konusunda iş mahkemesinde dava açılmadan önce işçi ya da işveren tarafından arabulucuya başvurulması zorunlu olup. İş davalarında zorunlu arabuluculuk 01.01.2018 tarihinden itibaren resmen başlamış olup arabulucuya başvurulmadan dava açılması durumunda dava usulden reddedilecektir.
Uyuşmazlık yaşayan ve dava açmak isteyen taraflar bu konuda her adliyede bulunana arabuluculuk bürosuna başvurabilir. arabuluculuk bürosu tarafından arabulucu görevlendirilir. ve arabuluculuk süreci başlatılır.

İş hukukunda dava şartı arabuluculuğun uygulama alanları şu şekildedir.

İşe İade Davalarında Zorunlu Arabuluculuk: Hukuka aykırı olarak sözleşmesi feshedilen işçinin işveren karşı açmış olduğu dava türüdür. İşe iade davası açılması için 1 ay içerisinde başvurma şartı ve iş yerinde 30 da fazla işçi bulunması ve ayrıca hukuka aykırı olarak iş sözleşmesi feshedilmesi gerekmektedir.
İşe iade davaları da açmak için artık arabulucuya başvuru şartı bulunmakta olup artık işçileri işe iade davaları açmak için öncelikle arabulucuya başvurmak zorundadır. arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlandığında ise işçiler 2 hafta süre içerisinde işe iade davaları açabilirler.
arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşması durumunda Arabuluculuk anlaşma tutanağında
İşe başlama tarihi
ücret ve parasal alacağın miktarını
İşe başlatmama durumundaki tazminatı
anlaşma tutanağında belirtilmesi gerekmektedir. Aksi durumda anlaşma sağlanamamış demektir. asıl işveren Alt işverenle birlikte katılmaları durumunda ise tarafların iradelerini birbirlerine uygun olmaları aranır aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır.
Kıdem Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: Kıdem tazminatı en az 1 yıl çalışmış işçini haklı olarak sözleşmeyi fesh etmesi ya da haksız olarak iş verenin sözleşmeyi fesh etmesi durumunda işçinin almak istediği kıdem tazminatı konusunda dava açmadan önce arabulucuya başvurması ve anlaşamaması durumunda iş mahkemelerinde kıdem tazminatı davası açması gerekmektedir.
İhbar Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: İhbar öneli işçi ya da işverenin haksız feshetmesi durumunda belli sürelerle ödenmesi gereken ya da çalışılması veya çalıştırılması gereken sürelerdir.
Örneğin Kayseri’de İhbar tazminatı, önceden bildirimde bulunulmaksızın iş akdi haksız feshedilen işçiye iş yerinde sahip bir işçi 6 ay süreyle çalıştığı iş yerinde iş iş bırakmak istediğinde ya iki hafta süreyle çalışmaya devam etmesi ya da 2 haftalık çalışma süresine tekabül eden ücretinin ödenmesi gerekmektedir. Ya da Aynı Kayseri’de Bulunan ve 5 yıldır çalışan işçisin iş akdine son veren eş verenin 6 haftalık ücretini vermek durumunda ya da 6 hafta çalıştırmak durumundadır. Eğer ihbar öneli yükümlülüğü yerine getirmezlerse taraflara karşı ihbar tazminatı davası açılabilecektir.
Fazla Çalışma (Mesai) Ücretinde Zorunlu Arabuluculuk: Fazla çalışma mesai işçilerin haftalık 45 saatin üzerindeki çalışmalarıdır. Burada ücretlendirme işçinin saatlik ücretinin %50 fazlasın hesaplanarak haftalık fazla mesaisi hesaplanır. Fazla mesai ücreti konusunda detaylı bilgiye ulaşmak için fazla mesai konulu makalemizi inceleyebilirsiniz.
Yıllık ücretli izin, maaş,milli ve dini bayram tatil ücretleri :bu talepler içinde dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur.
İş Kazaları konusunda tazminat talepleri :İş kazaları konusunda işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklarda arabuluculuk süreci sorunlu olmayıp işçi ya da işveren arabulucu sürecine başvurmadan doğrudan dava açabileceklerdir.
Arabuluculuk Bürosuna Başvurulması Halinde İş Davalarında Zaman aşımı
İş sözleşmelerinden kaynaklanan davalar için genel zaman aşımı sürelerinden farklı olarak farklı bir süre ön görülmüştür. Normalde kanunlarımızda genel zaman aşımı süresi 10 yıl olmasına karşın iş sözleşmesinden kaynaklanan davalar için İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, aşağıda belirtilen tazminat ve ücretlere ilişkin zaman aşımı süresi 5 yıldır (4857 sayılı İş Kanunu Ek Madde):
  • Yıllık izin ücreti,
  • Kıdem tazminatı,
  • İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan ihbar tazminatı,
  • Kötü niyet tazminatı,
  • İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.
Önemli Not: arabuluculuk süresinde zaman aşımı işlemez. arabuluculuk bürosuna başvurulduğundan son tutanağın düzenlenmesine kadar ki geçen sürede zaman aşımı işlemez.Uyuşmazlığın arabuluculukla çözülmediğine dair son tutanağın düzenlendiği tarihte tekrar işlemeye başlar.
İş Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Nereye ve Nasıl Yapılır?
İşçi ve işveren arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu üzerinde anlaşamadıkları takdirde, arabuluculuk bürosu, iş hukuku uyuşmazlığını çözecek arabulucuyu kendisi görevlendirir.
Zorunlu arabuluculuk için başvuru, İş Mahkemeleri kanunu 3. maddeye göre
Arabuluculuk için başvuru işçi tarafından yapılacaksa; işverenin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir.
Arabuluculuk için başvuru işveren tarafından yapılacaksa; işçinin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir.
Arabuluculuk bürosu olmayan adliyelerde arabuluculuk bürosunun görevi sulh hukuk mahkemesi yerine getirir.
Arabuluculuk bürosu kendisine gelen başvuru üzerine uyuşmazlığı çözmek için bir arabulucu görevlendirir. Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, yeniden arabulucu görevlendirir.

İş Davasının Arabuluculuk Yoluyla Çözülmesi Ne Kadar Sürer?

İş Mahkemeleri Kanunu 3. maddeye göre Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
Arabuluculuk, hızlı ve etkin bir uyuşmazlık çözüm yolu olduğundan uyuşmazlığın süresi içinde çözülememesi halinde dosya kapatılır. Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir (7036 sayılı Kanun m.3/11).

Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir?

arabuluculuk görüşmelerine tarafların katılma zorunlulukları olmadı gibi taraflar istedikleri takdirde oturumlara katılabilirler.Bununla bilikte taraflar vekilleriyle de katılabilirler..İş yerinin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanları da iş vereni görüşmelerde temsil edebilirler. ve tutanağa imza atabilirler. İş Mahkemeleri Kanunu m.3/18
Yalnız dava şatı arabuluculuk tarafların ilk toplantıya katılmamalarının yaptırımı bulunmaktadır. Sonuç olarak taraflardan biri geçerli bir mazeret göstermeden katılmaması durumunda toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilir. Bu gelmeyen taraf dava açınca haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu olur.Ayrıca ilk oturuma katılmayan taraf lehine yargılama giderine hükmedilemez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması durumunda Herkesin yaptığı yargılma gideri kendi üzerine bırakılır.Lakin kazana taraf lehine vekalet ücretine hükmedilir.

İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Ücretinin Ödenmesi

Taraflar arabulucuya başvurup anlaşmaları halinde arabuluculuk ücreti taraflarca eşit şekilde ödenir. Tarafların aksini kararlaştırabilirler. Bununla birlikte dava şartı arabuluculuğa başvurulması halinde ise anlaşma durumunda yine taraflar arasında eşit şekilde karşılanır. Anlaşmama halinde ise Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. Daha sonra haksız çıkan taraftan mahsup edilir. Tarafların ya da devlet tarafından arabulucuya ödenecek ücret ise uyuşmazlık konusu parasal hakların toplamı dikkate alınarak arabuluculuk asgari ücret tarifesi ikinci kısmına göre belirlenir.
Sonuç olarak dava şartı arabuluculuk sürecinde iki saate kadarki ücret taraflar anlaşamamaları halinde Adalet Bakanlığınca ödenmektedir. Taraflar anlaşamadıkları durumlarda iki saati geçen görüşmelerde Adalet Bakanlığı tarafından ödenecek tutar 2 saati geçmemekte aşan ücret anlaşamasalar dahi taraflarca eşit olarak ödenir. O sebeple iki saati aşan görüşmelerde tarafların anlaşamama durumlarında bu aşan sürenini ücretini ödenmesi gerekeceği noktasında bilgilendirme yapılmalıdır. Tarafların anlaşmaları durumunda ise ister dava şartı olsun ister ihtiyarı arabuluculuk olsun arabulucunun ücreti taraflarca ödenir. Dava şartı arabuluculukta anlaşma olmaması ve arabulucunun devletçe karşılanan ücreti daha sonra yargılama gideri sayılır.İş Mahkemeleri Kanunu m.3/1

Arabuluculuk Aşamasından Sonra İş Mahkemesinde Dava Açılması

Arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülememesi halinde iş mahkemesine dava açılabilir. Davacı, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülemediğinde dair tutulan son tutanağı veya tutanağın örneğini dava dilekçesine ekleyerek iş mahkemesinde dava açmalıdır.
Uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülemediğine ilişkin son tutanak dava dilekçesine eklenmediği takdirde iş mahkemesi davacıya son tutanağın bir haftalık kesin sürede mahkemeye ibraz edilmesini, aksi takdirde davanın reddedileceğini ihtar eder. Mahkeme ihtarının gereği yerine getirilmezse dava dilekçesi karşı tarafa gönderilmeden dava usulden reddedilir.

İhtiyari Arabuluculuk: Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulabilir?

Genel olarak arabuluculuğa başvurmak serbest olmakla birlikte kamu hukuku ve aile içi şiddet içeren uyuşmazlıklar velayet vesayet gibi konularda da arabuluculuğa elverişli uyuşmazlıklar değilidir.
Sonuç olarak tarafların üzerlerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıklarında taraflar zorunlu olmasalar bile arabulucuya başvurabilir. Arabuluculuk Kanunu md.33
bu bağlamda tarafların serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular arasında kamu düzenini ilgilendiren davalar olması sebebiyle bu davalarda dinlenmez. Örneğin hizmet tespit davları Çünkü hizmet tespit davaları kişilerin kendi üzerlerinde tasarruf edemeyecekleri sosyal güvenlik haklarını değiştirecek hem de kamu alacaklarını etkileyecek haklar olması hasebiyle hizmet tespit davalarında arabulucuya elverişli olmayan uyuşmazlıklardır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve ihtiyari arabuluculuğa elverişli bazı dava ve işler şunlardır:
  • Kural olarak ticaret hukuku ve sigorta hukukuna ilişkin her türlü iş ve dava,
  • Maddi ve manevi tazminat davası,
  • Mirasta mal paylaşımı, miras hukukundan kaynaklanan saklı pay nedeniyle tenkis davası, muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklara dair davalar,
  • Boşanmada mal paylaşımı, boşanma davası kesinleşmişse boşanmada maddi ve manevi tazminat talepleri, katkı veya katılma alacağına dair talep ve davalar,
  • İş hukukundan kaynaklanan, kıdem tazminatı , ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları; iş kazası nedeniyle maluliyet veya ölümden kaynaklanan tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı vb. gibi her türlü tazminat talepleri,
  • Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan; vekalet görevinin (vekillik yetkisinin) kötüye kullanılması, muris muvazaası nedeniyle açılan davalar, usulsüz tasarruf vb. gibi nedenlerle nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, gayrimenkule yapılan müdahalenin men-i (tecavüzün önlenmesi) davası, işgal tazminatı (ecrimisil) davası, ön alım (Şufa) davası , ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıklar.

Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulamaz?

Arabuluculuğa başvurulabilecek alanlar sınırlanmıştır. Her konuda arabuluculuğa başvurulamaz.Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konuda arabuluculuğa başvurulamaz.Bununla birlikte kamu hukukundan kaynaklı uyuşmazlıklarda da arabuluculuğa başvurulamaz.
  • Tarafların arabulucuya gidemeyecekleri diğer uyuşmazlıklar şunlardır:
  • Ceza davaları ,
  • Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları,
  • Çocuğun velayeti,
  • Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
  • İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası,
  • Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
  • İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davaları.

Arabulucuya Başvuru Süresi Nedir?

Taraflar uyuşmazlık konusunda gerek dava açılmadan gerek dava esnasında arabuluculuk sürecinini işletilmesi konusunda ve arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Arabuluculuğa başvurabilirler.Tarafların anlaşması şartıyla uyuşmazlığın her aşamasında taraflar arabuluculuğa başvuralabilirler. Taraflardan biri dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurma konusunda teklifte bulunabilir Diğer tarafı bunu 30 gün içerisinde kabul etmezse reddetmiş sayılır. Dava devam ederken tarafların birlikte başvurmaları durumunda ise mahkeme tarafından 3 ay geçmemek üzere arabuluculuk sürecinin sonuçlanması adına süre verir. taraflar tekrar başvurursa 3 ayı geçmemek üzere tekrar uzatılabilir.

Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?

Arabuluculuk, mahkeme dışı bir çözüm yöntemi olmasına rağmen, tarafların uzlaşma sürecinde bazı hak ve yükümlülükleri vardır. Arabuluculuk sürecinin bir anlaşmayla neticelenmesi halinde anlaşmanın uygulanabilmesi; anlaşma sağlanamadığı takdirde, tarafların ileride dava hakkını hak kaybına yol açmadan kullanabilmesi için bazı güvence mekanizmaları oluşturulmuştur.
Arabuluculuk sürecine katılan tarafların hak ve yükümlülükleri şunlardır:

Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi

Arabuluculuk süreci gizli yürütülmesi gereken bir süreçtir. (Arabuluculuk Kanunu md.4)bu kural hem arabulucuyu hem tarafları bağlayan bir kuraldır. Hem arabulucu hem de taraflar buradaki hususları açığa vuramaz. Arabulucu bilgi ve belgeleri saklamakla yükümlü olduğu gibi tüm taraflar ve arabulucu bu arabuluculuk süreci esnasında ileri sürülen bilgi belge ve iddialar hususunda bu süreç dışında açığa vuramazlar. Arabuluculuk süreci esnasında fotoğraf görüntü ses video kaydı yapılamaz .gizlilik kuralına uymayan taraflar hakkında 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Arabuluculuk Kanunu md.33
Süreç esnasında kayıt yapılmasında ise ayrıca Kişiler verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçu oluşur.Bu kurala arabulucu yanında çalışanlar da riayet etmesi zorunludur.

Arabuluculuk Uygulamasında Eşitlik ve İradilik İlkesi

Arabuluculuk süreci tamamen iradi bir süreç tarafların bu konuda özgür iradeleri olduğu takdirde süreç işler ve anlaşma sağlanır ya da anlaşmama durumu söz konusu olur.Taraflar dava şartı arabuluculuk hariç. bu sürece başvurmak devam etmek anlaşmak ya da anlaşmamak süreci takip edip etmemek noktasında tamamen serbesttir. Taraf bu süreçte de eşittir. Arabulucu tarafından süreç dışına da bırakılamaz. Arabuluculuk Kanunu md.5).

Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi

Arabuluculuk süreci dava şartı arabuluculuk hariç tamamen ihtiyarı olup taraflar arasında dava açılmadan dava açıldıktan sonra ya da her aşama başvurulabilir. Bu süreç sonunda anlaşıp anlaşmama konusunda serbesttirler. Sicilden anlaşmak kaydıyla istediği arabulucuyu seçebilir.
Arabulucu taraflar eşit davranmak zorundadır. Tarafsızlığı zedeleyici hal hareket ve davranışlarda bulunmaz.
Arabulucu, arabuluculuk sürecine katılan herkese tarafsız ve eşit davranmak zorundadır. Arabulucu, tarafsızlığı hakkında şüphe doğuracak işlem, tutum ve davranışlarda bulunamaz (Arabuluculuk Kanunu md.8).
Arabulucu bu faaliyetini yerine getirirken tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Arabulucu faaliyetine başladığı anda arabuluculuk süreci aşamaları sonuçları hakkında taraflara geçen aydınlatma ve bilgilendirmeyi yapmalıdır. (Arabuluculuk Kanunu md.11).
Arabulucunun misyonu hakemlik yapmak olup arabulucu bu süreçte taraflarla ayrı ayrı ya da aynı anda görebilir. Burada süreci yönetme yetkisi arabulucuda olup en adil ve taraflar arasındaki uzlaşmayı çözecek şekilde davranmalıdır. Taraflar görüşmelere arabulucular veya avukatları aracılığı ile katılabilir.(Arabuluculuk Yönetmeliği md.11/1).
Arabulucular yargısal faaliyet yapamazlar. Yargısal faaliyetler esnasında yapılan keşif bilirkişi tanık dinleme gibi hususlarla maddi gerçeği ortaya çıkarmaya çalışamaz Arabuluculuk Kanunu md.15. Arabulucunun görevi taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunu tarafları bir ara getirerek çözümüne yardımcı olmaktır maddi gerçeği haklılık haksızlık durumunda inip haklının hakkını almasını sağlamak değildir.
arabulucu görevini yerine getirirken yardım alamaz vekalet verip başkasıyla göremez. Bu görevi Bizzat kendisi yerine getirmek zorundadır. Ayrıca arabulucu tarafsızlığını şüpheye düşürebilecek bir durumun varlığı haline taraflara bilgi çekilebilir. Taraflar buna rağmen devam etmesini isterlerse arabulucu devam edebilir. Arabuluculuk Yönetmeliği md.12 Arabulucu bu süreçten sonra yani arabuluculuk yaptığı uyuşmazlıkla ilgili olarak davlarda bilirkişilik ya da avukatlık yapamaz.Bu süreçten sonra arabulucu arabuluculuk sürecindeki belge ve tutanakları 5 yıl boyunca saklamak zorundadır. Arabuluculuk Yönetmeliği md. 15

Arabuluculuk Neticesinde Tarafların Anlaşması (Arabuluculuk Kanunu md.18)

Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır (Arabuluculuk Kanunu m.17/2).
Arabuluculuk neticesinde taraflar uyuşmazlığın çözümü noktasında bir anlaşmaya varmışsa, arabulucu tarafından bu anlaşmanın tüm unsurları yazılı hale getirilir. Arabuluculuk yasası, tarafların üzerinde uzlaştığı konuların yer aldığı belgeyi “anlaşma belgesi” olarak tarif etmektedir. Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanarak hukuki değer kazanır (Arabuluculuk Kanunu md. 18).

Arabuluculuk Anlaşmasına İcra Edilebilirlik Şerhi

Arabuluculuk sonrasında tarafların anlaşması durumunda anlaşma metni doğrudan icraya verilebilir. Bu belge doğrudan ilam hükmünde olmayıp ilamsız takipte bulunulabilir. Lakin Tarafların ve vekilleri tarafından imza altına alınmış anlaşma belgeleri Sulh Hukuk hakimi tarafından icra edilebilirlik şerhi alındığı takdirde bu belge artık ilam niteliğinde belge hükmüne geçecektir. bu saatten sonra bu belge ile doğrudan ilamlı icraya başvurabilecektir. Bir nevi Mahkeme kararları gücüne kavuşacaktır. İcra edilebilirlik şerhi verme yetkisi Sulh hukuk Hakimlerine olup Çekişmesiz yargı işi ve Mahkemenin icra edilebilirlik başvurusu ve şerhi verme konusunda yetkisi ise sadece tarafların yetkili olup olmadıkları arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ile sınırlıdır. Hükümleri değiştirme yahut çıkarma ekleme yetkisi bulunmamaktadır.Burada tarafların arabuluculuk anlaşma belgelerine icra edilebilirlik şerhi verebilmeleri için kendileri ve avukatlarıyla birlikte imza atma şartı aramış olup taraflar icra edilme şerhi almak istiyorsa anlaşma belgelerine avukat tutup imza attırmaları gerekmektedir.
Sulh hukuk Mahkemesi tarafından duruşmasız olarak karar verilir. Lakin aile hukukuna dair olan hususlarda duruşmasız karar verilmez.

Arabuluculuk Konusu Beyan veya Belgelerin Delil Durumu

arabuluculuk sürecince gizlilik esastır. arabuluculuk faaliyeti esnasında ileri sürülen görüş iddia kullanılan belgeler anlaşma tutanaklarıvla hiç bir husus Taraflarca aksi kararlaştırılmadığı durumda her hangi bir şekilde mahkemelerce delil olarak kullanılamaz hükümlere esas alınamaz. Arabuluculuk Kanunu Madde 5
Kanunun 5. maddesine göre kullanılamayacak bilgi ve belgeler şunlardır.
Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği,
Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler,
Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü,
Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
Hukuk mahkemelerinde ve tahkimde ileri sürme ve delil olarak kabul edilme yasağı belgenin mahiyetine bakmadan uygulanacaktır.
Yalnız burada dikkat edilmesi gereken normalde daha önceden hukuk davasında ileri sürülebilecek delil bilgi ve belgeler sırf arabuluculuk faaliyeti esnasında ileri sürülmesi nedeniyle kabul edilmeyecek deliller haline gelmezler.
Örneğin Kayseri’de işten atılan bir işçi ile işveren görüşmesinde fazla mesai için arabuluculuk görüşmesi yapılması esnasında işveren tarafından maaş bordroları sunulmuş ve fazla mesai ödendiğini söylemiştir. Daha sonra taraflar arasında iş mahkemesinde dava görülürken bu bordronun arabuluculuk görüşmesinde gündeme gelmesi ve ileri sürülmesi bunu delil vasfından çıkarılmayacaktır. Ve mahkeme bunu delil olarak değerlendirecek arabuluculuk sürecinde bu bordronun ileri sürülmesi mahkeme tarafından değerlendirilmesine engel olmayacaktır. Çünkü zaten bordra arabuluculuk süresinden önce açık delil mahiyetinde olan bir belgedir.

Arabulucunun Ücreti Nasıl Ödenir?

Arabulucu yapılan hizmet kaşılığı arabuluculuk ücret tarifesine göre ücret alır. Dava şartı arabuluculuk sürecinde tarafların anlaşmaması durumunda maktu arabuluculuk ücreti arabuluculuk daire başkanlığınca ödenir. Daha sonra dava açıldığında bu ücret davayı kaybeden taraf aleyhine mahkemece hükmedilir. Anlaşıldığı durumda taraflar arasında eşit olarak paylaştırılır. Ve taraflarca ödenir. arabuluculuk Kanunu Md 7. .arabuluculuk ücreti Konu para ile ölçülen durumlarda İki tarafa da ayrı ayrı %3 olmak üzere Toplam %6 oranla ödenir.

Türk Hukukunda Arabuluculuk Sistemi ve Değişimi

Türk hukukunda arabuluculuk ve alternatif uyuşmazlık çözüm süreçleri son bir kaç yılda etkin uygulanmaya başlanmış olup kara Avrupası ve Anglo sakson ülkelerin bu yönüyle çok gerisindedir. Fakat Son yıllarda özellikle ticari davaların da arabuluculuk sürecine dahil edilmesi ve zorunlu dava şartı yapılmasıyla arabuluculuk Türk hukuk sistemine aktif rol almaya başlamıştır. Bununla birlikte tasarı aşamasında olan Özellikle tüketici davalarında da arabuluculuk siteminin gelmesi beklenmektedir.
Ayrıca Aile hukukunda ve aşağıda belirtilen konularda zorunlu arabuluculuk süreci getirilmesi planlanmaktadır.
  • Boşanma davası,
  • Velayet davası,
  • Nafaka davası,
  • Boşanmada maddi ve manevi tazminat,
  • Boşanmada mal paylaşımı, yani katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı, Ev eşyalarının paylaşımı.

Arabuluculuk Kanunu Yargıtay Kararları

Dava Şartı Zorunlu Arabuluculukta Alacak Kalemlerinin Tek tek Belirtilmemesi

Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan bu tür hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan, 6325 Sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan ve 02.06.2018 tarihinde yürürlüğe giren yönetmeliğin ve aksaklıkları gidermek amacı ile uygulamaya sokulan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin “ başvuru formu “ uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar tek tek belirtilmeden “ işçilik alacakları” veya “işçi-işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği kabul edilmelidir.
Başka bir deyişle “başvuru formu” uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmalıdır. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir. Belirtilen sebeplerle; somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği kabul edilerek dava şartı olarak zorunlu arabulucuya başvurma şartının yerine getirildiği kabul edilerek işin esasına girilmelidir. Zorunlu Arabuluculuk Son Tutanağı yönetmelik tarihinden önce düzenlenmiş olmasına rağmen, her bir alacak kaleminin tek tek belirtilmediği gerekçesiyle zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (YARGITAY 22. Hukuk Dairesi Esas: 2019/4419 Karar: 2019/11594).

Arabuluculuk Sonuç Tutanağında Sulh Sözleşmesi Niteliğindeki İbare

Davacı vekili tarafından sunulan; 20.04.2016 tarihli dilekçe ve ekindeki “Arabuluculuk Sonuç Tutanağı” başlıklı belge ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümlenmiş olduğu, 22.06.2016 tarihli dilekçe ile de arabuluculuk sonuç tutanağındaki yükümlülüklerin yerine getirildiği bildirilmiş ise de, arabuluculuk sonuç tutanağı başlıklı belgenin içeriği itibariyle davanın taraflarının mahkeme dışında yapmış oldukları şarta bağlı bir sulh sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nun 315. maddesinde; sulh sözleşmesinin, ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.
Aynı kanunun 314. maddesine göre; sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan sulh sözleşmesi hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, bildirilen sulh sözleşmesi nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi – Karar : 2017/5059).

Arabuluculukta İcra Edilebilirlik Şerhi ve Karar Düzeltme

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arabuluculukta İcra edilebilirlik şerhi verilmesi davasının yargılaması sonunda; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece hükmün onanmasına karar verilmesi üzerine, davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Hüküm, Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440/III-2. maddesinde; Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen hükümlere ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı açıklanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE karar verilmiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar : 2017/351).

İşçilik Alacaklarında İbra Niteliğinde Arabuluculuk Tutanağı Düzenlenemez

Somut uyuşmazlıkta davacı şirket vekili davalı işçi ile işçi alacaklarının belirlenmesi ve ödenmesine ilişkin arabulucu nezaretinde anlaşmaya varıldığını, bu konuda 04.02.2016 tarihli tutanağın düzenlendiğini belirterek bu belgeye icra edilebilirlik şerhi verilmesini talep etmiştir.
Davalı işçi ise davacı işverence işten çıkarıldığını, çıkış esnasında muhasebeci gelecek ve evrakları hazırlayacak diyerek 7-8 saat bekletildiğini, sonra daha önce görmediği bir şahsın gelip bir masa etrafına oturup işten çıkışı ile ilgili belgeleri imzalattıklarını, arabulucunun kendisiyle hiç konuşmadığı gibi kendisine bir soru sormadığını imzalatılan belgeyi okumasına müsaade edilmediğini, bir örneğinin kendisine verilmediğini, bankaya yatan kısım dışındaki bedelin 2 gün sonra elden ödeneceği söylenmesine rağmen ödenmediğini, sözleşmeyi kabul etmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece bu beyan nedeniyle arabuluculuk tutanağının kanuna uygun düzenlenmediğinin iddia edildiği, taraflar arasında bu konuda ihtilaf olduğu bu nedenle arabuluculuk icra edilebilirlik şerhinin verilmesinin uygun bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine verilmiştir.
Yasal düzenleme karşısında arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilip verilmeyeceğine ilişkin inceleme anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır.
Ancak dosyada mevcut arabulucu nezaretinde düzenlenen anlaşma belgesinin iş sözleşmesinin 03.02.2016 tarihinde sonlanması üzerine aynı gün arabulucu ile birlikte görüşüldüğü ve bir gün sonra 04.02.2016 tarihinde düzenlendiğinin belirtildiği,
Tutanakta içeriğinden arabuluculuğa kimin hangi tarihte başvurduğu, anlaşmanın nerede ve ne şekilde sağlandığı konularının belirtilmediği, ikinci maddesinde kıdem ve ihbar tazminatları toplamından oluşan 11.668,82 TL. ödeme dışında işveren nezdindeki kıdem, ihbar, fazla çalışma, genel tatil hafta tatili, yıllık izin prim, ikramiye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dahil olmak üzere hiçbir hak ve alacağı kalmadığı kalmış olsa bile bu miktarın dışındaki alacaklardan feragat ettiğini, işvereni her şekilde ibra ettiğini kabul ettiği yönünde ibare bulunduğu anlaşılmaktadır.
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.” hükmü düzenlenmiştir. Diğer taraftan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin ikinci fıkrasında “…ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.” düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK.’un bu düzenlemesi emredici niteliktedir. Bu düzenleme nedeni ile işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlemişlerdir. Alınan bu ibra niteliğindeki tutanak, tarih ve içeriği itibari ile arabuluculuğa ve niteliği itibari ile de cebri icraya elverişli değildir. Açıklanan nedenlerle dosyada bulunan anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhinin de verilemeyeceği anlaşıldığından, davalının temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararın bu gerekçeyle ONANMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – Karar : 2016/21744).
Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhi Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Zorunluluğu
Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi ile HMK. nun hukuki dinlenilme hakkına ilişkin 27 ve basit yargılamaya ilişkin 385 vd. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde “icra edilebilirlik şerhi verilmesi” istemi halinde, ister dosya üzerinden, ister duruşma yapılarak karar verilsin talep dilekçesinin karşı tarafa tebliği şarttır. Bu hukuki dinlenilme hakkının gereğidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere arabuluculuk kararının diğer tarafı olan işçiye tebligat yapılamamış, Mahkemece tebligat yapılamadığı halde varsayıma dayalı gerekçe ile talep reddedilmiştir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden verilen gerekçeli karar davalının mernis adresine tebliğ edilmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar karşısında dava dilekçesi davalının mernis adresine “ mernis adresi olduğu belirtilerek “ teblige çıkarılarak taraf teşkilinin sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – Karar : 2016/21368).

Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhinde Karar Düzeltme

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arabuluculukta İcra edilebilirlik şerhi verilmesi davasının yargılaması sonunda; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece hükmün onanmasına karar verilmesi üzerine, davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Hüküm, Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440/III-2. maddesinde; Sulh Hukuk Mahkemesince verilen hükümlere ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı açıklanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE karar verilmiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar : 2017/351).
Arabuluculuk Kanunu, mahkeme dışı bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak arabuluculuğun genel çerçevesini; Arabuluculuk Yönetmeliği ise konunun ayrıntılarına yer vermiştir. Mevzuat yeterli olmamasına rağmen, tarafların arabuluculuk sürecine bir avukat ile birlikte katılmaları hak kayıplarını önleyecektir.

No comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

S.S.SHemen Ara!WhatsApp