Seri Muhakeme Usulü  (CMK 250)

Seri Muhakeme Usulü Nedir? (CMK 250)

Seri Muhakeme Usulu ,Ceza hukuk kapsamında 2020 yılından itibaren ceza usulünde  soruşturma kapsamında Cumhuriyet savcısı tarafından  uygulanacak olan yeterli şüphe görüldüğü durumda  şüphelinin müdafii huzurunda  bu yargılama usulünü kabul etmesi şartıyla  suça verilecek cezanın yarı oranında indirim yapılarak  belirlenmesi ve mahkeme tarafından hüküm kurulması  şeklinde  tamamlanan bir yargılama usulüdür.
Seri yargılama usulü, kamu davası açılması için yeterli şüphe olmasına rağmen kamu davası açmak yerine başvurulan özel bir yargılama usulüdür. Seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan suçlarda bu usul uygulanmaksızın düzenlenen iddianame Cumhuriyet başsavcılığına iade edilir.

Seri muhakeme usulü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. maddesinde düzenlenmiştir. Özellikle belirtelim ki, seri muhakeme usulü kurumu yaptırımın dahi savcılık tarafından belirlendiği, mahkemenin sadece denetleme işlevi gördüğü bir soruşturma kurumudur. Ceza hukukunda bu kurum ceza kararnamesi olarak da nitelendirilmektedir.

 

Seri Muhakeme Usulü Hangi Hallerde Uygulanır?

Seri muhakeme usulü, savcılık soruşturması sonunda kamu davası açılması yerine, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak öngörülmüştür. Seri yargılama usulünün uygulanabilmesi için şu şartlar aranmaktadır:
Soruşturmanın yapılarak tamamlanmış olması gerekir (CMK m.250/1). Savcılık soruşturma yaparak şüphelinin lehine veya aleyhine olan tüm delilleri toplamalıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK, Takipsizlik kararı) verilecek hallerde, savcılık KYOK kararı vermelidir, bu hallerde seri yargılama usulü uygulanamaz.
Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan seri muhakeme usulünün uygulanması teklifinin şüpheli tarafından müdafii huzurunda kabul edilmesi gerekir (CMK m.250/3).
Suçun iştirak halinde (birden fazla kişiyle birlikte) işlenmesi halinde tüm şüphelillerin seri yargılama usulünü kabul etmesi gerekir. Şüphelilerden herhangi bir bu usulü kabul etmediği takdirde, normal soruşturma ve kovuşturma usulleri uygulanacaktır.
Ön ödeme ve uzlaştırma kapsamındaki suçlarda seri muhakeme usulü uygulanamaz. Seri muhakeme usulü uygulanacak suçlar “mağdursuz” suçlar olarak düzenlendiğinden, bu suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanmaz. Suçun, seri yargılama usulünün uygulanabileceği aşağıdaki suçlardan biri olması gerekir:

Seri Muhakemeye Tabi Suçlar

  • Hakkı olmayan yere tecavüz (TCK m.154, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (TCK m.170),
  • Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (TCK m.179, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Gürültüye neden olma (TCK m.183),
  • Parada sahtecilik (TCK m.197, ikinci ve üçüncü fıkra),
  • Mühür bozma (TCK m.203),
  • Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (TCK m.206),
  • Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (TCK m.228, birinci fıkra),
  • Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (TCK m.268),
  • 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.
  • 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç,
  • 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç,
  • 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.

Seri Muhakeme Usulünün Şüpheliye Teklif Edilmesi

Cumhuriyet savcısı seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmeden önce şüpheliyi bu usul hakkında bilgilendirir. Seri muhakeme usulünün uygulanması Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye teklif edilir; şüpheliye uygulanacak yaptırımların neler olduğu açıklanır.
Şüphelinin, teklifi müdafi huzurunda kabul etmesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanır. Talebi hâlinde teklifi değerlendirmesi için şüpheliye bir ayı aşmamak üzere makul bir süre verilir. Şüphelinin seçtiği bir müdafi bulunmaması halinde baro tarafından müdafi görevlendirilmesi istenilir.
Şüphelinin mazereti olmaksızın belirlenen süre içinde gelmemesi veya bu usulün uygulanmasını kabul etmediğini bildirmesi durumunda soruşturmaya genel hükümlere göre devam edilir.
Şüphelinin Bizzat Seri Muhakeme Usulünü Talep Etmesi veya Vazgeçmesi
Şüpheli, iddianamenin düzenlenmesine kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını talep edebilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulü uygulanır.
Şüpheli mahkeme tarafından hüküm kuruluncaya kadar seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik iradesinden vazgeçebilir.

Seri Muhakeme Usulü Nasıl Uygulanır?

Delillerin toplanması aşaması

Cumhuriyet savcısı seri muhakeme usulüne tâbi bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya, yani soruşturma işlemlerine başlaması gerekmektedir. (CMSMY md. 8/1)
Öncelikle burada isnat edilen suçla ilgili tüm delillerin toplanması gerekmektedir. Tüm deliller toplandıktan sonra şüpheli hakkında kamu davası açılması gerekip gerekmediği hususu tartışmaya açılmalı ve bu durum cumhuriyet savcısı tarafından değerlendirilmelidir. Şüphelinin atılı suçu işlediği yönünde bir kanaat oluşması ve yeterli delil elde edilmesi durumunda suçun seri muhakeme usulüne tabi olup olmadığı belirlenmelidir.
Soruşturma konusu suçun, seri muhakeme usulüne tâbi olması Cumhuriyet savcısının maddi gerçeği araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacaktır. (CMSMY md. 8/1)
Şayet atılı suçun şüpheli tarafından işlenmediği veya kamu davası açmaya yeterli delil bulunmadığı hallerde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi mümkündür.

Bilgilendirme Aşaması

Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri, şüpheliyi seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirmek zorundadırlar. (CMK m. 250/2, CMSMY md. 8/2)
Bu bilgilendirmenin tutanağa bağlanması ispat açısından faydalı olacaktır.
Seri yargılama usulünde, öncelikle, Cumhuriyet savcısı veya Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine kolluk görevlileri tarafından şüpheliye seri muhakeme usulü hakkında bilgi verilmeli ve bu şekilde şüphelinin uygulanacak yöntem hakkında aydınlatılması sağlanmalıdır.
Bu aşamadan sonra Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda şüpheliye usulün uygulanması teklif edilmeli ve şüpheli bu usulün uygulanmasını kabul ederse seri yargılama usulü uygulanmalıdır.
Teklif sırasında müdafiinin hazır bulunması, bu usulün uygulanabilmesi için olması gereken zorunlu koşullardan biri olarak öngörülmüştür.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gereken haller

Yapılan soruşturma sonucunda kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda, Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar vermesi gerekecektir. (CMSMY md. 8/3)
Uygulamada takipsizlik kararı olarak bilinen bu karara karşı genel hükümler çerçevesinde yasa yollarına başvurma hakkı olanlarca itiraz edilebilmesi mümkündür. Karar kesinleştikten sonra soruşturma takipsizlik kararı ile kapanmış olacaktır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği haller

Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmesi üzerine kamu davasının açılmasının ertelenmesine Cumhuriyet Savcısı tarafından karar verilmemesi halinde, seri muhakeme usulünün uygulanması (diğer şartlarında uygun olması koşuluyla) mümkün olacaktır. (CMSMY md. 8/4)

Seri Muhakeme Usulünün Uygulanmasının Şüpheliye Teklif Edilmesi

Cumhuriyet savcısı, soruşturma aşamasında seri muhakeme usulünün uygulanması hususunu şüpheliye teklif edecektir. Şayet şüpheli, müdafii huzurunda teklifi kabul ederse, seri muhakeme usulü uygulanabilecektir. (CMK m. 250/3)
Başka bir söylemle, Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye Seri muhakeme usulünün uygulanması teklif edilirken, şüpheliye uygulanacak yaptırımların neler olduğu açıklanmalıdır. (CMSMY md. 10/2)
Burada özellikle uygulanacak yaptırım konusunda şüphelinin bilgilendirilmesi önemlidir. Şüphelinin yaptırım konusunda bilgilendirilmesi, seri muhakeme usulünün uygulanmaması halinde hakkında verilebilecek ceza ile karşılaştırma yapabilmesini mümkün kılacaktır. Şüphelinin uygulanabilecek yaptırımları mukayese ederek seri muhakeme usulünün uygulanması ile ilgili kararını vermesi gerekecektir.
Kanaatimizce, seri muhakeme usulünün uygulanması teklifini değerlendirmek hukuksal bilgi gerektirdiğinden, şüphelinin bu aşamanın tümünü kapsayacak şekilde müdafii yardımından yararlandırılması gerekir.
Nitekim yasal düzenlemenin gerekçesinde de, teklif sırasında müdafiinin hazır bulunması gerektiği, bu hususun seri yargılama usulünün uygulanabilmesi için olması gereken zorunlu koşullardan biri olarak öngörüldüğü ifade edilmiştir.

Teklifin müdafi huzurunda yapılması ve şüphelinin teklifi değerlendirmesi için süre verilmesi

Şüphelinin, seri muhakeme usulünün uygulanması yönündeki teklifi müdafi huzurunda kabul etmesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanabilecektir. Ancak şüpheli teklifi değerlendirmek için süre isteyebilir.
Şüpheli teklifi değerlendirebilmek amacıyla süre talep ederse, şüpheliye bir ayı aşmamak üzere makul bir süre verilmek zorundadır.(CMSMY md. 10/3)
Şüphelinin seçtiği bir müdafi yoksa baro tarafından müdafi görevlendirilmesi istenilmelidir, (CMSMY md. 10/3)

Şüphelinin mazereti olmaksızın gelmemesi veya teklifi kabul etmemesi

Şüphelinin mazereti olmaksızın belirlenen süre içinde gelmemesi veya bu usulün uygulanmasını kabul etmediğini bildirmesi halinde soruşturmaya genel hükümlere göre devam edilmesi gerekecektir. (CMSMY md. 10/4)
Cumhuriyet savcısı şüpheliyi seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla en kısa sürede davet eder. Davet; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim araçlarından yararlanmak suretiyle de yapılabilir. Şüphelinin mazeretsiz olarak davete icabet etmemesi, resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmaması veya yurt dışında olması ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde Cumhuriyet savcısı tarafından bu durum tutanağa bağlanır ve soruşturmaya genel hükümlere göre devam edilir.
Savcı Tarafından “Yaptırım” ve “Kişiselleştirme” Kurumlarının Belirlenmesi: Cumhuriyet savcısı, TCK 61/1’de belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle veya güvenlik tedbiri belirlemek suretiyle yaptırımı belirler (CMK m.250/4). Belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde seçenek yaptırımlara çevrilebilir (TCK m.50) veya ertelenebilir (TCK m.51). Cumhuriyet savcısı tarafından şartları bulunması halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.231’de yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumu da uygulanabilir.
Savcılığın Talep Yazısı (Talepname): Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep etmelidir (CMK m.250/11). Talep yazısı (Talepname), ana hatalarıyla bir iddianamede bulunması gereken unsurları içermelidir. Talep yazısı isnat olunan suç, olay ve yaptırım ile uygulanması talep edilen kişiselleştirme kurumlarını içermelidir. Talepnamede şu hususlara yer verilir:
a) Şüphelinin kimliği ve müdafii,
b) Mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi,
c) İsnat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri,
ç) İsnat olunan suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
e) İsnat olunan suçu oluşturan olayların özeti,
f) Cumhuriyet savcısı tarafından bu usulün uygulanmasının şüpheliye teklif edildiği ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul ettiği,
g) Belirlenen ceza ve/veya güvenlik tedbirleri ile uygulanmış ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasına seçenek yaptırımlar veya hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hususlar.
Mahkemenin Hüküm Kurması: Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra şüphelinin özgür iredesiyle seri muhakame usulünü kabul ettiğini ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa savcılığın talep yazısında belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar. Seri muhakame usulünün şartları oluşmamışsa talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Mahkeme denetim görevi yaparak hüküm kurarken savcılık tarafından belirlenen suç vasfının olaya uygun olup olmadığını da değerlendirecektir. Savcılık tarafından belirlenen suç vasfı olaya uygun değilse, mahkeme hakimi, kendisinin tespit ettiği suç vasfıyla hüküm kuramaz, bu durumda talebi reddederek dosyayı savcılığa iade etmek zorundadır. Mahkemenin hükmü; varsa mağdur, suçtan zarar gören veya genel hükümlere göre katılma hakkını hâiz olan kişilere tebliğ edilir. Seri muhakeme usulüne tabi suçlara bakma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilecektir.
Seri muhakeme usulünün herhangi bir sebeple tamamlanamaması veya mahkemece soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyanın Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi hâllerinde, şüphelinin seri muhakeme usulünü kabul ettiğine ilişkin beyanları ile bu usulün uygulanmasına dair diğer belgeler, takip eden soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde delil olarak kullanılamaz (Yönetmelik m.5/8).

Zorla getirme kararı verme ve yakalama emri düzenlenme yasağı

Seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla şüpheli hakkında zorla getirme kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi mümkün değildir. (CMSMY md. 5/7)
Şüphelinin belirtilen suçlarda gözaltına alınmasının mümkün olup olmadığı hususu tartışma konusu yapılabilir. Zorla getirme veya yakalama emri verilemeyen bir suçta gözaltı uygulamasına gidilmesi ölçülülük ilkesi açısından sorunlara neden olabilir. Ancak seri muhakeme usulü kapsamında yer alan suçlar genelde gözaltı uygulamasına müsait olmayan suçlardır.
Buna karşın gözaltı kurumunun uygulanma koşullarının varlığı halinde gözaltı işlemi yapılabilmesi mümkündür. Bunu engelleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olması

Seri muhakeme usulü sonucunda yaptırım uygulanması, ayrıca güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. (CMSMY md. 5/9) Örneğin, suç eşyasının müsaderesine karar verilebilecektir.
Başka bir söylemle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesi kapsamında yaptırım uygulanması halinde, şartların varlığı halinde güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması da mümkündür. (CMK m. 250/7)
Seri muhakeme usulünde, öngörülen yaptırımın kanuni sonucu olarak güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması doğal bir sonuçtur.
Örneğin, seri muhakeme usulünün uygulandığı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen veya suçtan meydana gelen eşyanın Türk Ceza Kanununun 54 üncü veya 55 inci maddesi gereğince müsadere edilmesi imkân dâhilindedir.
Örneğin, seri yargılama usulünün uygulandığı yargılama süreci sonucunda hapis cezasına mahkûm edilen fail hakkında Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde yer alan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekecektir.

Seri Muhakeme Usulünün Uygulanmayacağı Haller Nelerdir?

Aşağıdaki hallerde seri muhakeme usulü uygulanamaz:

Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz. Seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla şüpheli hakkında zorla getirme kararı verilemez ve yakalama emri düzenlenemez.
Önödeme ve uzlaştırma kapsamındaki suçlar seri muhakeme usulüne tabi değildir.
Şüphelinin mazeretsiz olarak hüküm kuracak mahkemeye gelmemesi halinde seri muhakeme usulü uygulanamaz. Çünkü, hüküm kuracak mahkemenin şüphelinin özgür iradesiyle bu yolu seçtiğini en hızlı biçimde dinlemesi egerekir.
Suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmaz
Seri muhakeme usulü, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz (CMK m.250/12).
Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz. (CMK m.250/13).

Seri Yargılama Usulünde Yaptırımın Özelliği

Mahkeme, hüküm kurarken Cumhuriyet savcılığının belirlediği yaptırımın çerçevesi dışına çıkamaz.
Cumhuriyet savcısı ise, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. Cumhuriyet savcısının kanunda belirtilen dışında, şüpheliye bir yaptırım teklifinde bulunma yetkisi yoktur.
Seri muhakeme usulü sonucunda yaptırım uygulanması, güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez (Yönetmelik, m.5/9)

YAPTIRIMIN BELİRLENMESİ

Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları dikkate alarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle cezayı ve/veya güvenlik tedbirini belirlemelidir. (CMSMY md. 10/5)

Burada Cumhuriyet savcısı yaptırımı şu şekilde belirleyecektir:

 

Birinci işlem: Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin diğer fıkralarını dikkate almaksızın, sadece birinci fıkrasına göre suçun kanuni tanımında öngörülen alt ve üst sınırlar arasında bir yaptırım tespit etmelidir.

 

 

İkinci işlem: Daha sonra belirlediği bu yaptırımdan yarı oranında indirim yaparak sonuç cezayı tayin etmelidir.

 

Cumhuriyet savcısı yukarıda belirtilen şekilde yaptırımı belirlemek zorundadır. Bunun dışında faile bir ceza teklifinde bulunulması mümkün değildir.
Cumhuriyet savcısı, iki aşamada belirlediği yaptırımlar üzerinden başkaca bir indirim veya artırım yapması da söz konusu değildir.
Şartlarının bulunması halinde şüpheli hakkında belirlenen yaptırımın seçenek yaptırımlara çevrilmesi veya ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi de mümkündür Bu yetki de yine Cumhuriyet savcısı tarafından kullanılacak bir yetkidir.

Temel Cezadan Yarı Oranında İndirim Yapılarak Yaptırımın Belirlenmesi

Cumhuriyet savcısı, ayrıca belirlediği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı tespit edecektir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasındaki; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki hüküm gözetilerek işlenen fiil ile belirlenen ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması gerekir.
Burada cumhuriyet savcısının cezayı belirlerken gerekçe göstermesi gerekip gerekmediği tartışması konusu yapılabilir.
Çünkü yasa koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir.
Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinin 1. fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması gerekir.
Türk Ceza Kanunu’nda suçlar için çoğunlukla sabit cezalar öngörülmemiş, alt ve üst sınırlar gösterilerek, bu sınırlar arasından hâkime temel cezayı belirleme yetkisi verilmiştir.
Basamaklı ceza öngören suçlarda, iki sınır arasında cezayı belirleme konusundaki takdir yetkisi, her somut olayın özelliğine göre kanunun genel amacı ve felsefesi gözetilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinde sıralanan ölçütlere göre kullanılması gerekmektedir.
Burada Cumhuriyet savcısının, sadece 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. Maddesinin ilk fıkrasına göre temel cezayı tespit etmesi gerekir. Yasa koyucu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. Maddesinin ilk fıkrasına atıf yapıp, diğer fıkralara atıf yapmaması, bu uygulamanın sadece temel ceza aralığının tespiti ile ilgili olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu aşamada cumhuriyet savcısının da cezayı tespit ederken uygulama maddelerine ilişkin gerekçeleri göstermesi gerekir. Bunun dışında cezayı belirleme işlemlerinin de denetime açık olacak şekilde ifade edilmesi yerinde olacaktır.

Cumhuriyet Savcısının Yaptırımı Belirlemesi

Cumhuriyet savcısı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. (CMK m. 250/4)
Yasa koyucu cumhuriyet savcısının cezayı tespit ederken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61 inci maddesinin birinci fıkrasındaki ölçütleri dikkate alması gerektiğine işaret etmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “cezanın belirlenmesini” düzenleyen 61. maddesinin birinci fıkrasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilkeler gösterilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinin birinci fıkrasında temel cezayı belirlerken gözetilmesi gereken unsurlar şunlardır:
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki.
Cumhuriyet savcısı, yukarıda belirtilen unsurları her somut olayda göz önünde bulundurarak, işlenen suçun yasal tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirlemesi gerekecektir.
Uygulamada, kanunda öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırları yüksek olmayan suçlarla ilgili yapılan yargılamaların sonucunda, olayın özelliklerine göre alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayinini haklı gösteren nedenler bulunmadıkça, alt sınırdan ceza tayinine gidilmektedir. Ayrıca alt sınırdan kurulan hükümler de, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi kapsamında kaldığı görülmektedir.
Seri muhakeme usulünde uygulanacak yaptırım Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenmesi yasal düzenlemede öngörülmüş fakat bu belirleme işlemine ilişkin açık bir düzenleme getirilmemiştir.

HAGB hükümlerinin uygulanabilme imkânı

Belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde Kanunun 231 inci maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi mümkündür. (CMSMY md. 10/6)
Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesine göre belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması halinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231 inci maddesi hükümlerinin kıyasen uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır. (CMK m. 250/6)

Cumhuriyet Savcısı Tarafından Tespit Edilen Cezanın Seçenek Yaptırımlara Çevrilebilmesi Veya Ertelenebilmesi

Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin 10. Maddesinin beşinci fıkrası uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezasının Cumhuriyet savcısı tarafından, şartların varlığı hâlinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi veya Türk Ceza Kanununun 51 inci maddesine göre ertelenebilmesi mümkündür. (CMSMY md. 10/7)
Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesinin dördüncü fıkrasında, sonuç olarak belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması halinde Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya 51 inci maddesine göre ertelenebileceği hüküm altına alınmıştır. (CMK m. 250/5)
Bu yasal düzenleme ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. Maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezasını seçenek yaptırımlara veya adli para cezasına dönüştürme yetkisi cumhuriyet savcısına tanınmıştır.
Burada asıl sorun, cumhuriyet savcısının cezayı belirlerken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesinin birinci fıkrası dışında ceza genel hükümlerini tatbik edip edemeyeceği ile ilgilidir.
Bu aşamanın denetime açık olup olmadığı, cumhuriyet savcısının cezayı hatalı belirlediği şeklinde veya benzeri itirazların ileri sürülüp sürülemeyeceği hususu sorunlara neden olacaktır. Fakat tüm bunlara rağmen hata halinde mahkemenin talepnameyi iade etmesi mümkündür.
Cezanın belirlenmesi bir yargılama faaliyetini gerektirdiğinden, soruşturma aşamasında tek yönlü olarak ve evrak üzerinde cezanın tespit edilmesi hatalara neden olabilecektir.
Bu durumda da mahkemenin talepnameyi hataların veya eksikliklerin giderilmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmesi gerekecektir.

MÜDAFİİN GÖREVLENDİRİLMESİ

Seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi ancak bir müdafii yardımı ile mmümkün olmaktadır. Başka bir söylemle müdafi olmaksızın seri yargılama usulü uygulanamayacaktır.
Seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin teklifin kabulü esnasında şüphelinin yanında mutlaka bir müdafii de hazır bulunmalıdır. (CMSMY md. 11/1) Bu uyulması gereken zorunlu bir kuraldır.
Öncelikle şüpheliden kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şayet şüpheli müdafii seçmemiş veya bu haktan yararlanmak istemediğini beyan etmiş olsa dahi, müdafii bulunmayan şüpheli için istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilmek zorundadır. (CMSMY md. 11/2)
Seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin teklifin SEGBİS veya istinabe yoluyla yapıldığı hâllerde de, şüphelinin seçtiği bir müdafii yoksa teklifin kabulünde hazır bulunması için müdafi görevlendirilmesi yine zorunlu bir işlem olarak karşımıza çıkacaktır. Bu durumda istinabe evrakı gönderilen veya SEGBİS ile dinleme talep edilen yer Cumhuriyet başsavcılığı tarafından müdafi görevlendirilmesi ve teklif sırasında hazır bulunması sağlanmalıdır. Bu gibi hallerde zaten müdafi görevlendirildiğinden, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcılığı tarafından ayrıca bir müdafi görevlendirmesi yapılmamalıdır, (CMSMY md. 11/3)
Soruşturma aşamasında görev yapan müdafi, şüpheli hakkındaki dosyanın talepname ile mahkemeye intikal etmesi halinde, mahkemede de aynı müdafii öncelikle görevlendirilmelidir. (CMSMY md. 11/4)

TALEPNAME

Seri Muhakeme Usulünün Uygulanmasının Yazılı Olarak Görevli Mahkemeden Talep Edilmesi
Cumhuriyet savcısı, teklifin şüpheli tarafından kabul edilmesinden sonra şüpheli hakkında seri muhakeme usulünün uygulanmasını yazılı olarak görevli mahkemeden talep edebilir. (CMK m. 250/8; CMSMY md. 12/1)
Mahkemeye hitaben Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin ekinde (Ek-2’de) yer alan örneğe uygun olarak düzenlenen talepnamede bazı hususların bulunması zorunlu tutulmuştur.

Talepnamede bulunması gereken hususlar şunlardır:

1) Şüphelinin kimliği ve müdafii, (CMK md. 250/8-a; CMSMY md. 12/2-a)
2) Mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği ile varsa vekili veya kanuni temsilcisi, (CMK md. 250/8-b; CMSMY md. 12/2-b)
3) İsnat olunan suç ve ilgili kanun maddeleri, (CMK md. 250/8-c; CMSMY md. 12/2-c)
4) İsnat olunan suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, (CMK md. 250/8-ç; (CMSMY md. 12/2-ç)
5) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, (CMK md. 250/8-d; CMSMY md. 12/2-d)
6) İsnat olunan suçu oluşturan olayların özeti, (CMK md. 250/8-e; CMSMY md. 12/2-e)
7) Cumhuriyet savcısı tarafından bu usulün uygulanmasının şüpheliye teklif edildiği ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul ettiği, (CMK md. 250/8-f; CMSMY md. 12/2-f)
8) Belirlenen ceza ve/veya güvenlik tedbirleri ile uygulanmış ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasına seçenek yaptırımlar veya hapis cezasının ertelenmesine ilişkin hususlar. (CMK md. 250/8-g; CMSMY md. 12/2-g)
Yukarıda yer alan hususların mutlaka talepnamede gösterilmesi gerekmektedir.
Seri yargılama usulüne başvurulması, genel hükümlere tabi muhakeme sürecini kısaltmakta ve basitleştirmektedir. Bu durum, soruşturmanın başında kolluk görevlileri marifetiyle delil toplanması keyfiyetini ve hâkimin dosyadaki hukuki kabulün maddî hakikate uygunluğunu kontrol etme görevini ortadan kaldırmayacaktır.
Seri yargılama usulünün herhangi bir nedenle uygulanamaması durumunda soruşturmaya geri dönülecek olması sebebiyle delillerin toplanması çok önemli bir konudur.
Delil toplama konusunun önemi dikkate alınarak, seri muhakeme usulünün uygulanması Cumhuriyet savcısı tarafından görevli mahkemeden talep edilmesi gerekmektedir.

TALEPNAMENİN İNCELENMESİ

Mahkeme, talepnamenin verildiği gün talepnameyi derhal incelemesi gerekir. Mahkeme talepnameyi inceledikten sonra talepnamede herhangi bir eksiklik görmemesi halinde, şüpheliyi müdafi huzurunda seri muhakeme usulü ile ilgili olarak dinlemeli ve usulü sonuçlandırmalıdır. (CMSMY md. 13/1)
Şüphelinin seri muhakeme usulü hakkında dinlenmesi SEGBİS veya istinabe yoluyla da yapılabilir. (CMSMY md. 13/1)

Talepnamenin eksik ve hatalı olması halinde Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilmesi

Mahkeme tarafından talepname incelendikten sonra eksik veya hatalı noktalar varsa, bu durumda mahkemenin talepnameyi eksik veya hatalı noktaların giderilmesi için talepname dosyasına Cumhuriyet Başsavcılığına geri göndermesi gerekir. Bu durumda mahkemenin eksik ve hatalı noktaları mutlaka göstermesi gerekecektir.

Talepname şu koşulların varlığı halinde iade edilebilir:

1) Talepnamede zorunlu unsurların bulunmaması: Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin 12 nci maddesinde yer alan ve talepnamede belirtilmesi gereken hususlarda eksik veya hatalı bir unsurun bulunması halinde. Bu maddeye aykırı olarak düzenlenen talepnamenin iadesine karar verilebilecektir. (CMSMY md. 13/2-a)
2) Talepnamede maddi hata yapılması: Belirlenen yaptırımda maddi hata yapılmış ise bu durumda da hatanın düzeltilmesi için talepname geri gönderilmelidir. (CMSMY md. 13/2-b)
3) Uygulama maddesinin koşullarının gerçekleşmediği haller: Yaptırım hakkında 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231 inci veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 ve 51 inci maddelerinin uygulanmasında objektif koşulların gerçekleşmediği durumlarda talepname geri gönderilmelidir. (CMSMY md. 13/2-c)
4) Güvenlik tedbirinin ceza ile uyumlu olmadığı haller: Teklif edilen cezanın mahiyetine uygun bir güvenlik tedbiri belirtilmemiş ise yine bu konudaki hatanın düzeltilmesi amacıyla, talepname Cumhuriyet Başsavcılığına geri gönderilebilecektir. (CMSMY md. 13/2-ç)
Yukarıda belirtilen hallerde, talepnamenin eksikliklerin tamamlanması amacıyla Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine karar verilmelidir.

Eksik ve hatalı hususların giderilmesi

Cumhuriyet savcısı tarafından eksiklikler tamamlandıktan ve hatalı noktalar düzeltildikten sonra talepname yeniden düzenlenerek mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir. (CMSMY md. 13/3)

Atılı suçun kapsam dışı olması veya şüphelinin usulün uygulanmasını kabul etmemesi hali

Mahkemece, isnat olunan suçun seri muhakeme usulü kapsamında olmadığı veya 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen şartların gerçekleşmediği, örneğin şüphelinin teklifi kabul etmemesi gibi hâllerde talep reddedilecektir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen; “Cumhuriyet savcısı tarafından seri muhakeme usulünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafii huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usul uygulanır.” Şeklindeki düzenleme gözönüne alındığında zaten usulün uygulanmasını şüpheli kabul etmemiş iken, şüphelinin rızasına aykırı bir şekilde bu usulün uygulanması hukuka aykırı olacaktır. Bu nedenle bu gibi durumlarda mahkemece talebin reddine karar vermek gerekecektir.

Eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olmaması

Mahkeme, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varmaması halinde talebi reddedecektir. (CMK m. 250/9)
Mahkeme talebi reddederse, soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderecektir. (CMK m. 250/9)
Yani dosyanın iade edilmesi üzerine savcılık makamı, soruşturmayı genel hükümlere göre sonuçlandıracaktır.
Özetle; yukarıda belirtilen hallerde talebin reddine karar verilmesi durumunda, dosya Cumhuriyet başsavcılığına gönderilecek ve soruşturma genel hükümlere göre sonuçlandırılacaktır. (CMSMY md. 13/4)

Şüphelinin mazeretsiz olarak mahkemeye gelmemesi

Mazeretsiz olarak mahkemeye gelmeyen şüpheli, bu usulden vazgeçmiş sayılır. (CMK m. 250/9)
Başka bir söylemle, mazeretsiz olarak mahkemeye gelmemesi halinde, şüpheli bu usulün uygulanmasını istemediği düşüncesine ulaşılarak şüphelinin vazgeçtiği kabul edilecektir. (CMSMY md. 13/5)
Şüphelinin teklifi müdafi huzurunda kabul etmesi halinde şüpheli, aynı gün mahkemeye yönlendirilmesi gerektiğinden bu durumun sıklıkla yaşanmayacağını söyleyebiliriz. Fakat buna rağmen şüpheli mahkemeye gelmemiş ise bu durumda da usulün uygulanmasından vazgeçtiği varsayılacaktır.

MAHKEMENİN HÜKÜM KURMASI

Eylemin Seri Muhakeme Usulü Kapsamında Olması
Mahkeme, şüpheliyi müdafii huzurunda dinledikten sonra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinin üçüncü fıkrasındaki şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar.(CMK m. 250/9)
Seri muhakeme usulünde savcının talebi üzerine mahkeme tarafından hüküm kurulması gerekmektedir.
Yasal düzenleme metninden, yargılama makamının eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu kanaatine ulaşması halinde, talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kuracağı, cezayı değiştiremeyeceği gibi bir anlam çıkmaktadır.
Usulün uygulanmasında bir denetim ve sonucunda hüküm makamı olan hâkim, bu görevi, gerek kabulün ve gerekse hukukî nitelendirmenin dosyaya yansıyan olaya uygunluğunu denetlemek şeklinde gerçekleştirir.
Seri muhakeme usulünde hâkimin, maddi gerçeğin araştırılması amacıyla soruşturmanın genişletilmesi, yeni delillerin toplanması, tanık dinlenmesi gibi yetkileri bulunmamaktadır.
Hakimin, maddî gerçeğin ortaya çıkarılabilmesini sağlamak adına böyle bir araştırma yapmasına ihtiyaç duyduğu takdirde usulün uygulanmasına ilişkin talebi reddetmesi gerekecektir.
Bu usulde hakim, Cumhuriyet savcısının suça ilişkin hukukî nitelendirmesi ile bağlı değildir. Hakim, eylemin hukuki nitelendirmesi açısından farklı bir sonuca ulaşması halinde talebi reddedebilecektir.
Hakimin, kabulün olaya uygunluğunu takdir sınırı bu şekilde belirlenmiş olup, talebi reddetmemesi halinde talepte belirtilen yaptırım doğrultusunda hüküm kurması gerekmektedir. Bu aşamada hakimin yaptırımı değiştirme yetkisi bulunmamaktadır.
Genel hükümlere tabi muhakemeye nazaran bu usulün farkının ortaya konulabilmesi amacıyla, inceleme ve hüküm sürecinin başlangıcı, kamu davası açan iddianame gibi bir belgeye dayanmadığı ifade edilebilir.
Seri muhakeme usulü, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısının yazılı talebine bağlanmıştır.
Hâkim bu usulde; faili dinleyecek, bu çerçevede usule uygun olduğu ölçüde duruşmayla ilgili diğer usul hükümlerini kıyasen uygulayabilecek; ancak, duruşmanın ertelenmesi veya delil araştırması sonucunu doğurabilecek bir tercihte bulunamayacaktır.
Şüphelinin mahkemede dinlenilmesi müdafii huzurunda gerçekleştirilmelidir.
Gerçekten de, burada yargılama makamının tespit edilen cezayı değiştirme yetkisi bulunmamaktadır.
Çünkü belirlenen ceza soruşturma aşamasında savcı ile şüpheli arasında yapılan anlaşma neticesinde belirlenen cezadır. Bu durumda seri yargılama sürecinde bu cezanın değiştirilmesi söz konusu olmayacaktır.
Ayrıca yargılama makamı, eylemin seri yargılama yöntemi uygulanmasına müsait olup olmadığı hususunu şekli olarak mı değerlendirecektir?
Örneğin, delil takdirini gerektiren hallerde, örneğin beraat kararı verilmesi gereken bir durum var ise, bu halde yargılama makamı dosyayı iade edebilecek midir?
Hâkimin, beraat kararı verilmesi gerektiği ve benzeri eksik ve hatalı değerlendirmelerle yapılan seri yargılama usulünün uygulanması yönündeki talebi reddetmesi gerekecektir.
Mahkeme, eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olduğu, bu usulün şüpheliye Kanunda öngörülen koşullar çerçevesinde teklif edildiği ve şüphelinin bu teklifi müdafii huzurunda özgür iradesiyle kabul ettiği kanaatine varırsa talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kuracaktır. (CMSMY md. 14/1)
Burada mahkemenin teklifte yer alan yaptırım doğrultusunda hüküm kurması zorunludur. Mahkemenin, şüpheli tarafından kabul edilen teklifin haricinde yer alan bir hükmü kurması mümkün değildir.
Hüküm; varsa mağdur, suçtan zarar gören veya genel hükümlere göre katılma hakkını hâiz olan kişilere tebliğ edilmelidir. (CMSMY md. 14/2)
Tebligat işlemleri tebligat mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmelidir.

Mahkeme Kararını İstinaf veya İtiraz Etmek Mümkün mü?

Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda mahkemece kurulan hükme itiraz edilebilir. (CMK 250/14).
İtiraz kanun yolu başvuru süresi; asliye ceza mahkemesi tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gündür. İtiraza konu karar, itiraz hakkına sahip kişinin yokluğunda verileceğinden itiraz süresi de tebliğden itibaren başlar. Hangi mahkeme karar vermişse, itiraz dilekçesi de o mahkemeye verilmelidir (CMk md. 268/1). Çünkü, kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme itirazın haklı olduğu kanaatine varırsa, talep doğrultusunda kararını kendiliğinden düzeltebilir (CMK md. 268/2). Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok 3 gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mahkemeye gönderir.

SONUÇ

5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen 250. Maddesinde yer alan, soruşturma aşaması sonunda bazı suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacağı yönündeki düzenlemenin, genellikle delil takdiri gerektirmeye şekli suçlar açısından kabul edildiği görülmektedir.
Bu yöntemin uygulanması sırasında savcılık makamı ile şüpheli arasında suçun kabulü ve ceza miktarı, cezanın türü ile ilgili olarak bir anlaşma yapılmaktadır. Savcılık makamının yaptığı teklifi kabul eden şüpheli, suçlamayı kabul etmiş sayılmakta ve seri yargılama yöntemine geçilmektedir.
Bu yöntemin, beraat etme olasılığı bulunan şüphelinin mahkûm olma korkusu ile daha az bir cezayı kabullenmesi gibi bir sakıncayı da bünyesinde barındırdığını ifade edebiliriz.
Bu nedenle, beraat kararı verilebilecek hallerde savcılık makamının öncelikle bu hususu değerlendirmeye alması gerekmektedir.
Bu değerlendirmenin yapılabilmesi için de, savcılık makamının delilleri tartışması ve neden seri yargılama yöntemine müracaat ettiğini gerekçeye bağlaması gerekmektedir.
Ayrıca 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 250. Maddesinin dördüncü fıkrasında; Cumhuriyet savcısının, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirleyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu yasal düzenlemede sadece Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasına atıf yapılmakta, diğer fıkralara atıf yapılmamaktadır.
Bu durumda ceza genel hükümlerinin bazı kurumlarının uygulanıp uygulanmayacağı sorunu gündeme gelebilir. Örneğin, teşebbüs, gönüllü vazgeçme, zincirleme suç ile ilgili hükümlerin uygulanmasının gerekip gerekmediği konusu tartışma konusu olabilir.
Yasal düzenlemeye göre, önemli olan önce cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesi ve daha sonra da bu temel cezanın yarı oranında indirim uygulamak suretiyle seri yargılama yönteminde uygulanacak yaptırımın tespit edilmesidir.
Özet olarak, HAGB kurumu açısından uygulamada ortaya çıkan sorunların benzerlerinin, seri yargılama yöntemi açısından da ortaya çıkabileceğini söyleyebiliriz.
Yasa koyucu, seri yargılama yönteminin ortaya çıkarabileceği sakıncaları gidermek amacıyla, şüphelinin duruşmaya katılmaması veya şüpheliye ulaşılamaması gibi hallerde seri yargılama yönteminin uygulanamayacağına ilişkin kurallar getirmiştir.
Bu durumda da yargılamanın gereksiz bir şekilde uzaması gibi bir sakınca ile karşılaşılabilecektir.
7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 20. Maddesinde, seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu yasal düzenleme ile seri yargılama yönteminin yasal düzenlemede belirtilen suçlar için zorunlu bir uygulama olduğunun altı çizilmektedir. Bu nedenle, savcılık makamının belirtilen suçlar ile ilgili olarak seri yargılama yöntemi işlemlerini öncelikle yerine getirmesi gerekecektir.
Ayrıca seri yargılama usulünün bu kapsamda yer almayan bir suçla birlikte işlenmesi halinde, bu usulün uygulanıp uygulanmayacağı yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halin bulunması halinde, yine seri yargılama usulü uygulanabilecek midir? Bu sorun da ayrıca tartışmalara ve uygulamada duraksamalara neden olabilir.
Nitekim yasa koyucunun, basit yargılama usulü açısından; basit yargılama usulü kapsamına giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması halinde uygulanmayacağı yönünde hüküm getirmişken (CMK m. 251/8), seri yargılama usulü için böyle bir hüküm getirmemesi düşündürücüdür.
Bu anlamda seri yargılama usulünün bu kapsama girmeyen bir suçla birlikte işlenmesi halinde, seri yargılama usulünün uygulanmasına engel bir hüküm olmadığından, seri yargılama usulünün uygulanabileceği sonucuna varılabilecektir.
Örneğin; silahla kasten öldürme suçunda hem öldürme suçu hem de 6136 sayılı yasaya muhalefet suçu gerçekleştirilmiştir. Öldürme suçu ağır cezalık bir suç iken, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçu ise seri muhakeme usulü kapsamında yer alan bir suçtur. Burada her iki suçu birbirinden ayırıp farklı usullerde yargılama yapmanın mantıksal bir izahı bulunmamaktadır. Bundan başka örnekte vermiş olduğumuz suçların birlikte değerlendirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Örneğin, olayda kullanılan silah öldürme suçunda bir delildir. Bu nedenle her iki suçun aynı anda ve birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Zaten bir suçtan dava açılmışken diğer bağlantılı suçun da bu mahkemede değerlendirilmesi yargılamayı hızlandıracak bir tutum olacaktır. Bu nedenle bağlantılı suçlarda seri muhakeme usulünün uygulanmaması daha doğru olacaktır.
Fakat bağlantılı olmaya dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanması daha doğru olacaktır. Örneğin; failin arabasında yapılan aramada bir adet tabanca ile tarihi eser ele geçmiş ise aslında burada iki ayrı suç vardır. Bu durumda da her bir suç açısından tabi olması gereken usullerin uygulanması mümkün olacaktır.
Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda faillerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi halinde seri muhakeme usulü diğer failler hakkında da uygulanması mümkün olmayacaktır.
Bundan başka seri muhakeme usulünün yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hallerinde uygulanmayacağı kabul edilmiştir.
Ayrıca, resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma veya başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması halinde seri muhakeme usulünün uygulanması mümkün gözükmemektedir.
Benzer bir yasal düzenlemenin uzlaştırmaya ilişkin 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 253 üncü maddesinin altıncı fıkrasında da mevcut olduğunu belirtmeliyiz.
Bu hüküm, şüpheli bakımından seri muhakeme usulü için de kabul edilerek, uzlaştırmadaki uygulama esas alınmaktadır.
Bu düzenleme ayrıca iddianamenin iadesi bakımından da önem taşıdığını, 174 üncü maddede, uzlaştırma usulü uygulanmaksızın iddianamenin düzenlenmiş olması bir iade nedeni olarak öngörülmüştür.
Yasa koyucu, 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 174 üncü maddesinde seri muhakeme usulünü de dahil ederek, uzlaştırmadaki usulle uyum sağlanması açısından seri muhakeme usulüne başvurulmaması halini iddianamenin iadesi nedeni olarak öngörmüştür.
Bu usulle ilgili verilen kararlar hakkında itiraz kanun yoluna başvurulabileceği kabul edilmektedir.
Zaten 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri uyarınca seri muhakeme usulü 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanacağı ve bu tarih itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanamayacağı kesin bir şekilde hüküm altına alınmıştır.

Sonuç olarak seri muhakeme usulünün uygulanması ile beklenen faydalar şunlardır:

1) Seri Muhakeme Usulünde Cumhuriyet savcısı ile şüpheli ve avukatının kabulüne bağlı olarak dosyalar hızlı bir şekilde sonuçlandırılabilecektir.
2) Bu uygulama sayesinde Cumhuriyet savcıları daha etkin olacak ve mahkemelerin iş yükünü azaltacaktır.
3) Yeni usulle; Cumhuriyet savcısına belli bazı suçlar için şüpheliye seri muhakeme teklif etme yetkisi tanınmıştır. Bu işlem zorunlu olduğundan uygulama yaygınlaşacaktır.
4) Şüpheli seri muhakemeyi kabul ederse temel cezadan indirim yapılarak uygulama yapılacağından şüphelinin bu usulü tercih etme olasılığı yükselecek ve bu şekilde uygulama kapasitesi genişleyecektir.
5) Ayrıca seri yargılama usulünde belirlenen bu ceza, seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, ertelenebilecek ya da hükmün açıklanması geri bırakılabilecektir. Bu durumun şüphelinin teklifi kabul etme olasılığını artıracağı söylenebilir. Bu durumda da seri muhakeme usulünün uygulanma sayısı yükselecektir.
Konu ile ilgili otoriteler tarafından yılda 180 bin dosyanın seri muhakeme usulüyle çözülmesinin beklendiği ifade edilmektedir. Bu nedenle seri muhakeme usulünün uygulanması yargının iş yükünü bir nebze olsun hafifletecek ve kapsam içinde kalan dosyalar açısından yargılama süresini kısaltacaktır

1 Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

S.S.SHemen Ara!WhatsApp