loading

Tanıma Tenfiz Yargıtay Kararları 

Yargıtay


2. Hukuk Dairesi

E.2003/3560

K.2003/4704

T.2.4.2003



YABANCI MAHKEME İLAMI

TANIMA VE TENFİZ



YASAYA GÖRE YABANCI MAHKEME İLAMININ ASILININ DOSYAYA SUNULMASI GEREKMEKTEDİR ANCAK DOSYADA YABANCI MAHKEME İLAMININ ASLI MEVCUT DEĞİLDİR. MAHKEME TARAFINDAN BU EKSİKLİK GİDERİLMEKSİZİN KARAR VERİLMESİ HATALIDIR.



4721/md. 184 

2675/md. 37 



Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 



Milletlerarası Özel Hukuk Usulü Kanununun 37/a maddesine göre yabancı mahkeme ilamının asılının dosyaya ibrazı zorunludur. Dosyada yabancı mahkeme ilamının aslı bulunmamaktadır. Mahkemece eksiklik giderilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 



Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususlara dair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

T.C.


YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7851

K. 2008/7080

T. 15.5.2008




• TANIMA VE TENFİZ ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda Basit Yargılama Usulü Hükümlerinin Uygulanacağı – İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )



• TENFİZDE YETKİ İTİRAZI ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )



• YABANCI MAHKEME KARARLARI ( Tanıma ve Tenfizine İlişkin Davalarda Basit Yargılama Usulü Hükümlerinin Uygulanacağı – İlk Oturuma Kadar Yetki İtirazı Yapılabileceği )



5718/m.55

1086/m.438



ÖZET : Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkin davalarda basit yargılama usulü hükümleri uygulanır. Bu nedenle ilk oturuma kadar yetki itirazı yapılabilir. 



DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 



KARAR : Uyuşmazlık yabancı mahkeme kararının tenfiz istemine ilişkindir. Bu nedenle açılan davalar hakkında verilen kararların Yargıtay incelemesinin duruşmalı yapılacağı hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde hüküm bulunmadığından davalının duruşma isteminin reddine karar verilip evrak üzerinde işin esasının incelenmesine gelince; 



5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 55. maddesi gereğince tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır. Basit yargılama usulünde ilk oturuma kadar yetki itirazında bulunulması halinde yetki itirazı süresindedir. Mahkemece davalının yetki ilk itirazının süresinde olduğu kabul edilerek yetki itirazı hadise şeklinde incelenip sonucuna göre karar vermek gerekirken davalının yetki itirazının süresinde olmadığından bahisle ret edilip işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır. 



SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. 



Kazancı


T.C.


YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1905

K. 2012/4685

T. 22.5.2012



• KATKI PAYI ALACAĞI (Yabancı Mahkemelerden Hukuk Davalarına İlişkin Olarak Verilmiş ve O Devlet Kanunlarına Göre Kesinleşmiş Bulunan Kararların Türkiye’de İcra Olunabilmesi Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olduğu )



• YABANCI MAHKEME KARARININ ETKİSİ (Mahkeme İlamının Kesin Delil veya Kesin Hüküm Olarak Kabul Edilebilmesi İçin Yabancı İlamın Tenfiz Koşullarını Taşıdığının Mahkemece Tespiti Gerektiği )



• TENFİZ KARARI (Katkı Payı Alacağı – Yabancı Mahkemelerden Hukuk Davalarına İlişkin Olarak Verilmiş ve O Devlet Kanunlarına Göre Kesinleşmiş Bulunan Kararların Türkiye’de İcra Olunabilmesi Yetkili Türk Mahkemesi Tarafından Tenfiz Kararı Verilmesine Bağlı Olduğu )



5718/m.50, 58



ÖZET : Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye ‘de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespiti gerekir. 



Taraflar hakkında Almanya Mahkemesinin verdiği boşanma kararı kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabul edilmekte ise de, mahkemece davanın görülebilirlik ön koşulu olan tanıma ve tenfiz davası olmadığı, tarafların Türk Hukuku bakımından halen evli oldukları dikkate alınarak davanın reddine karar verilmelidir. 



DAVA : Özlem ile Tunçay aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair (Kayseri Birinci Aile Mahkemesi )’nden verilen 16.07.2010 gün ve 421/784 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelenerek temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: 



KARAR : Davacı Özlem vekili, evlilik içinde alınan ve davalı adına tescil edilen 2729 ada 3 parseldeki 8 numaralı dairenin alımında vekil edeninin yurtdışında çalışmaları ile edindiği kazancı ve altınlarını bozdurarak davalının babasına ev alınması amacı ile vererek katkıda bulunduğunu açıklayarak 60.000 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 



Davalı Tunçay’a usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen duruşmalara gelmediği gibi bir cevap da vermemiştir. 



Mahkemece; davanın kabulü ile davacının katkı alacağı olarak belirlenen 60.000 TL’nin 30.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 



Taraflar 08.10.1996 tarihinde evlenmişler, dosyada bulunan tercüme evrakına göre davacı Özlem tarafından açılan dava sonunda Fürstenfeldbruck Sulh Mahkemesi Aile Davaları Şubesi’nin 09.10.2009 tarih 003 F 1023/08 numaralı dosyasında verilen karara göre boşanmışlar ve yabancı mahkeme kararı 30.09.2009 tarihinde kesinleşmiştir. 



Ancak; yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun m. 50 ). Bundan ayrı yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespiti gerekir (5718 s. MÖHUK m. 58 ). Tenfiz kararı sadece yenilik doğurucu (usuli )bir hükümdür. Türk Hukukuna göre, yabancı bir mahkeme hükmünün tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme hükmünün verildiği ülke hukukuna göre kesin ve icra edilebilir olması şarttır. Ancak, yabancı mahkeme hükmü Türkiye’de icra edilebilirlik gücüne sadece ve münhasıran Türk Hukukuna göre verilen bir tenfiz kararıyla sahip olabilir. 



Her ne kadar Almanya Fürstenfeldbruck Mahkemesi’nin verdiği boşanma kararı 30.09.2009 tarihinde kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye’de uygulanabilmesi ancak, bir tenfiz kararı verilmesi halinde mümkün olabilecektir (MÖHUK m. 50 ). 



Ne var ki, Yargıtay duruşması sonunda dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesi üzerine yapılan araştırma ve gelen aile nüfus kaydına göre ortada tenfiz edilmiş bir karar veya bu amaçla açılmış bir derdest dosya söz konusu değildir. Türk Hukuku bakımından taraflar halen evlidir. Bu husus, eldeki davanın görülebilmesinin ön koşulunu oluşturmaktadır. Çünkü, taraflar Türk vatandaşıdırlar. Bu sebeple mahkemece, davanın görülebilirlik ön koşulu olan tanıma veya tenfiz davası olmadığı, tarafların Türk Hukuku bakımından halen evli oldukları dikkate alınarak davanın esasına girilmeksizin bu yönden reddine karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak işin esası ile ilgili yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. 



SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 



Kazancı


T.C.


YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/9283

K. 2010/11533

T. 10.6.2010



• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI ( Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı 

)

• BOŞANMA KARARININ TANINMASI ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )



• MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Zamanaşımı Süresi de Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )



• ZAMANAŞIMI ( Evliliğin Boşanma Sebebiyle Sona Ermesinden Doğan Dava Haklarından Olan Manevi Tazminat Davası Hakkının Kullanılabilmesi Yabancı İlamın Tanınmış Olması Halinde Mümkün Olacağından Tanıma Kararının Kesinleşmesiyle Başladığı )



5718/m.58/1

4721/m.174/2, 178

ÖZET : Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye’de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarından olan manevi tazminat davası hakkının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkün olacağından zamanaşımı süresi de tanıma kararının kesinleşmesiyle başlar. 



DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü: 



KARAR : Dava, boşanmadan sonra açılan boşanma sebebine dayalı manevi tazminat ( TMK m. 174/2 ) isteğine ilişkin olup, 07.05.2007 tarihinde açılmıştır. 



Boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş, 09.03.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54. maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendi uygulanmaz ( 5718 s. MÖHUK m. 58/1 ). Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar ( TMK m. 178 ). Yabancı mahkemece verilen boşanma kararı Türkiye’de tanınmadıkça kesin hüküm etkisi doğmayacağına göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının kullanılabilmesi, yabancı ilamın tanınmış olması halinde mümkündür. O halde Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılabilir hale geldiği tanıma kararının kesinleşmesi tarihinden başlar ( 2. HD’nin 15.07.2009 tarihli 2008/8466 esas 2009/14071 karar sayılı ilamı ). Tanıma kararı 20.01.2009 tarihinde kesinleştiğine göre dava süresindedir. İşin esasının incelenmesi gerekirken yabancı ülkedeki kesinleşme tarihinin esas alınıp davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru bulunmamıştır. 



SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. 



2. Hukuk Dairesi       
  2016/12098 E.  , 
 2016/16400 K.


    “İçtihat Metni”

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfızine ilişkin davalar, basit yargılama usulüne tabidir (HMK m. 316). Basit yargılama usulüne tabi davalarda, mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir (HMK m. 320/1). Şu halde basit yargılama usulüne tabi bir işin duruşmasız incelenebilmesi evvela kanunen mümkün olmalıdır. Yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ve tenfızine ilişkin davalar kamu düzeniyle doğrudan ilgili olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Davanın bu niteliği, duruşmalı inceleme yapılmasını, delil toplanmasını ve ayrıntılı araştırmayı gerekli kılmaktadır. Mahkemece, 29.07.2015 tarihinde dosya ele alınıp duruşma açılmaksızın hüküm verilmiştir. Dolayısıyla taraflara iddia, savunma ve ispat hakkı tanınmamış olup, hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir (HMK m. 27). Davanın basit yargılama usulüne tabi olması bu hakkın ihlal edilmesi suretiyle karar verilebileceği anlamına gelmez. Öyleyse, açıklanan hususlar gözetilerek, talebin duruşma yapılarak incelenmesi, taraf delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. Bu yönler dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22.12.2016(Prş.)



    2. Hukuk Dairesi    
         2016/11512 E.  
    ,  2016/13225 K.

      “İçtihat Metni”
      MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
      DAVA TÜRÜ : Boşanma

      Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
      Davalı tarafından, tarafların boşanmalarına dair yabancı mahkemece verilen kararın tanınması ve tenfizi için 27.02.2014 tarihinde dava açıldığı, … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına ve tenfizine karar verildiği, bu kararın henüz kesinleşmemiş olduğu görülmektedir. Tanıma ve tenfıze ilişkin kararın kesinleşmesi halinde, yabancı ilamın kesin hüküm etkisi, yabancı mahkeme kararının o ülkede kesinleştiği andan itibaren hüküm ve sonuç doğuracağına (5718 s. MÖHUK md.59) göre, taraflar o tarihte boşanmış olacaktır. Dolayısıyla tanımave tenfiz davasının neticesi bu davanın sonucunu etkileyecektir. Öyleyse tanıma ve tenfiz kararının kesinleşmesinin beklenmesi ile, hasıl olacak neticesine göre hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
      SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.09.2016 (Çrş.)


      2. Hukuk Dairesi      
         2016/7298 E.  , 
       2016/9591 K.
      “İçtihat Metni”
      MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
      DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz

      Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
      Davacı, yabancı mahkeme kararında yer alan nafaka yükümlülüğüne ilişkin bölümün tenfızine karar verilmesini ve “tanınması ile tenfizi talep olunan karar gerekçesi, içeriği ve hükümleri ile Türk Medeni Kanununun velayet ile ilgili düzenlemeleri dikkate alınarak” müşterek çocukların velayetlerinin kendisine verilmesini talep etmiştir.
      Mahkemece verilen ilk hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 30.04.2015 tarihli ilamı ile “….davacının velayet ile ilgili talebi hakkında ve yabancı boşanma kararında yer alan nafaka yükümlülüğü hakkında bir karar verilmediği” gerekçesiyle bozulmuş, tanınmasına karar verilen boşanma kararı yönünden onanmıştır. Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de; oluşturulan ikinci kararda tanıma ve tenfiz kararı verildikten sonra yabancı mahkeme ilamında yer almayan ve mahkeme ilamına göre farklılık arz edecek şekilde düzenlemelere yer verilerek yeniden hüküm kurulmuştur.
      Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tenfız ve tanınması isteğine ilişkin davalarda, koşullarının varlığı halinde tenfız ve tanımaya karar verilmekle yetinilir. Mahkemece, tenfiz kararı ile yetinilmeyip yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
      SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.05.2016 (Salı)


      2. Hukuk Dairesi    
           2016/2957 E.  , 
       2016/4699 K.

        “İçtihat Metni”
        MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
        DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz

        Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
        Dava ile; … mahkemesince verilen boşanmaya ilişkin kararın tanınması talep edilmiştir. Dosyaya sunulan yabancı mahkeme kararında “apostil” mevcut değildir.
        Yabancı devlet makamlarınca hazırlanan resmi belgelerin Türkiye’de bu vasfı taşıması, belgenin verildiği devletin yetkili makamı veya ilgili … makamı tarafından onaylanmasına bağlıdır. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerin yabancı resmi belgelerin tasdiki ile ilgili hükümleri saklıdır. (HMK m.224)
        “5 Ekim 1961 tarihli” Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılmasına ilişkin Lahey Sözleşmesi “ne, kararın verildiği … da taraftır. Bu Sözleşme hükümleri, “yargı organları veya mahkemeler tarafından verilmiş olan resmi belgeler” için de geçerlidir. (Söz. m. 1) Sözleşmeye göre; yabancı belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin sıfatının ve gerektiğinde bu belge üzerindeki mühür ve damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi için, bizzat belge üzerine veya buna eklenecek bir kağıdın üzerine “tasdik şerhi” (Apostil) konulması mecburidir. Bu şekilde verilmiş bir tasdik şerhi; imzanın doğruluğunu, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığını ve gerektiğinde belge üzerindeki mühür ve damganın aslı ile aynı olduğunu teyid eder. (Söz. m. 3, 4 ve 5) Tanınması istenilen yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan örneğinin “kararın aslı” olduğu; bizzat belge veya buna ekli kağıt üzerinde “Apostil” mevcutsa kabul edilir. “Apostil’in” bulunmaması, sunulan belgenin güvenilirliğini ortadan kaldırır. Bu bakımdan, tanınması istenilen yabancı mahkeme kararında Apostil’in bulunması zorunludur. O halde, davacıdan “Apostil” taşıyan yabancı mahkeme kararının istenilmesi, bu yönde davacıya uygun süre verilmesi veya dosyaya sunulmuş olan yabancı kararın …. aracılığıyla kararın verildiği devlete gönderilerek, bu devletin yetkili makamlarından 5 Ekim l961 tarihli Lahey Konvansiyonu hükümlerine uygun “Apostil” (tasdik şerhi) konulmasının istenilmesi, eksikliğin bu şekilde tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
        SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.03.2016 (Perş.) 




        2. Hukuk Dairesi     
            2015/14872 E.  
        ,  2016/6515 K.

          “İçtihat Metni”
          MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
          DAVA TÜRÜ : Boşanma

          Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
          Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden boşanma davasının kadın tarafından 27.06.2013 tarihinde açılmış olduğu, davalı erkek tarafından ise bu tarihten sonra bağımsız olarak “yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına” ilişkin dava açıldığı ve bu davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması halinde, bu ilamın kesin hüküm etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ve sonuç doğuracak (5718 s. MÖHUK m. 59), dolayısıyla taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihte boşanmış olacaklardır. Öyleyse, boşanma davasının esasının incelenebilmesi ve bu davada hüküm verilebilmesi, tanıma davasının çözümüne bağlıdır. Başka bir ifade ile tanıma davası, boşanma davası bakımından “bekletici sorun” oluşturmaktadır. Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması eldeki boşanma davasının sonucunu etkileyecek niteliktedir. Bu bakımdan tanıma ve tenfize ilişkin davanın bu dava bakımından bekletici sorun (HMK. m. 165/1) yapılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi ve hasıl olacak neticesine göre hüküm tesis edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
          SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 31.03.2016 (Per.)



          3. Hukuk Dairesi      
             2015/11713 E.  
          ,  2015/19009 K.
          “İçtihat Metni”
          Y A R G I T A Y İ L A M I
          İNCELENEN KARARIN
          MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. AİLE MAHKEMESİ
          TARİHİ : 30/01/2015
          NUMARASI : 2014/525-2015/65
          Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
          Y A R G I T A Y K A R A R I
          5718 sayılı MÖHUK madde 53/b bendi uyarınca tenfiz davasında dava dilekçesine eklenmesi gereken tenfizi istenen ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesine dosya içeriğinde rastlanmamıştır.
          Bu nedenle; tanıma ve tenfizi istenen Almanya Osnabrük Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 28.10.2014 tarih ve 8F/2000 esas sayılı ilamının kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış tercümesinin dosya içerisine celbiyle, dosyanın kül halinde temyize esas inceleme için Başkanlığımıza gönderilmek üzere mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


          2. Hukuk Dairesi         
          2015/8474 E.  , 
           2015/10696 K.

            “İçtihat Metni”
            MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
            DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması

            Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
            Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tenfizi ve tanınması isteğine ilişkin olup, yabancı ilamın tarafı olan kadının ölümünden sonra onun mirasçısı tarafından açılmıştır.
            Yabancı mahkemece, boşanma kararının 27.05.2010 tarihinde verildiği, ancak eşlerden kadının bu tarihten önce, 16.05.2010 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile, yabancı mahkemedeki dava görülmekte iken, henüz karara bağlanmadan, evlilik eşlerden birinin ölümüyle sona ermiştir. Ölümle sona ermiş olan bir evliliğin boşanma ile ortadan kaldırılmış olması, Türk kamu düzenine açıkca aykırıdır. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunması tenfiz ve tanıma kararı verilmesine engeldir (5718 s.MÖHUK.m.54/c). O halde, ölümden sonra verilen bir boşanma kararı, Türkiyede tanınamaz ve tenfiz edilemez. Bu durum nazara alınarak tanıma ve tenfiz isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
            SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.05.2015(Salı)

            No comment

            Bir yanıt yazın

            E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

            S.S.SHemen Ara!WhatsApp